Mahir İz Kimdir?

Mahir İz kimdir? İz bırakan bir öğretmen: Mahir İz’in hayatı ve eserleri.

Mahir İz, 28 Ocak 1895’te İstanbul’da doğdu. Babası Külâhîzâdeler diye anılan bir ilmiye ailesinden, Medine ve Ankara kadılıklarında bulunmuş Seyyid İsmâil Abdülhalim Efendi, annesi de kadı ve şeyhülislâmlar yetiştirmiş bir aileden gelen Râife Hanım’dır.

59 YIL ÖĞRETMENLİK YAPTI

Mahir İz, eğitimine babasının kadılıkla görevli bulunduğu Midilli’de başladı. Balıkesir İdâdîsi’nin ilk kısmında okudu. Burada, kendisine hocalık yapmak üzere babası tarafından İstanbul’dan getirilen Saraybosnalı müderris Mahmud Necî Efendi’den özel dersler aldı; bu hocasından ileriki yıllarda da çeşitli dersler okudu. Babasının tayin edildiği İstanbul, Isparta ve Medine’de rüştiyeye devam etti. Medine’de Arapça’sını ilerletti. İstanbul’a döndükten sonra iki yıl Vefa İdâdîsi’nde öğrenim gördü. Babasının kadı olarak gittiği Ankara’da sultânîden mezun oldu (1916). Aynı okulun ilk kısmında Türkçe öğretmenliğiyle 59 yıl sürecek olan öğretmenlik hayatına başladı.

MEHMET ÂKİF’LE BİRLİKTE ÇALIŞTI

Millî Mücadele’ye katılmak üzere Ankara’ya gelen Mehmet Âkif Ersoy ile birlikte Farsça, Fransızca ve edebiyat alanlarında çalışarak kendini yetiştirdi. “Tûf-i Şegaf” başlıklı ilk şiiriyle daha birkaç şiirini Maksud Kâmran takma adıyla bu yıllarda Sa’y mecmuasında yayımladı. Bir yandan öğretmenlik yaparken bir yandan da Büyük Millet Meclisi’nde zabıt kâtibi, zabıt mümeyyizi ve ikinci grup şefi sıfatıyla 4 yıl görev yaptı. Bu sırada, Büyük Millet Meclisi hükümetinin Şer‘iyye ve Evkaf Vekâleti’ne bağlı Te’lîfat ve Tedkīkāt-ı İslâmiyye Encümeni üyeliğiyle Ankara’ya gelen Ömer Ferit (Kam) ile tanışarak ondan faydalandı. Ankara’nın hükümet merkezi olacağının anlaşılması üzerine meclisteki görevinden ayrıldı ve Sultanselim’deki İmam-Hatip Mektebi’nin tarih hocalığına tayin edildi (16 Aralık 1924).

Üniversite tahsilini tamamlamak üzere önce Eczacı Mektebi’ne, arkasından Kimya ve Hukuk fakültelerine yazılıp bir süre devam ettiyse de nihayet Edebiyat Fakültesi’ne kaydoldu. Kadıköy Orta Mektebi, Fransız Saint Jean D’Arc Okulu, Halıcıoğlu ve Kuleli Askerî liseleri, Üsküdar Paşakapı ve Davutpaşa orta mekteplerindeki öğretmenliğini sürdürürken Edebiyat Fakültesi’nin derslerini bitirdi. Fakat tezini tamamlayamadan Edremit Orta Mektebi müdürlüğüne tayin edildi (12 Eylül 1933). 1936’da Beykoz Orta Mektebi Türkçe öğretmenliğiyle İstanbul’a dönünce tezini tamamlayıp 1938 yılında fakülteden mezun oldu ve Nişantaşı Erkek Orta Mektebi müdürlüğüne getirildi.

ÖĞRETMENLİĞİ BIRAKMADI

Mahir İz’in öğretmenlik hayatının son devrelerinden biri, Haydarpaşa Lisesi’ndeki edebiyat öğretmenliğiyle İstanbul İmam-Hatip Mektebi müdürlüğü (1958-1959) oldu. Çamlıca Kız Lisesi edebiyat öğretmeni iken emekliye ayrılan Mahir İz (Ocak 1960), İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde İslâmî edebiyat tarihi hocalığı ile yeniden mesleğine döndü. Burada tasavvuf tarihi, hitabet ve irşad derslerini de okuttu (1960-1970).

1960 ihtilâlinden sonra Kur’ân-ı Kerîm’in Latin harfleriyle basılması konusunda danışılmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından davet edildiği Ankara’daki bir toplantıda bunun yanlış olduğunu söyleyerek vazgeçilmesini sağladı. Aynı yıllarda Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hazırlatılan Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Anlamı adlı eserin redaksiyon heyetine başkanlık yaptı.

MAHİR İZ’İN KABRİ NEREDE?

9 Temmuz 1974’te vefat eden Mahir İz’in cenazesi 11 Temmuz’da Sahrayıcedid Mezarlığı’na defnedildi.

MAHİR İZ’İN ESERLERİ

  1. Tasavvuf
  2. Din ve Cemiyet
  3. Yılların İzi

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

MAHİR İZ HOCANIN ARDINDAN

Mahir İz Hocanın Ardından

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.