Küresel Isınma Polen Mevsimini Uzatarak Alerjiyle Geçen Günleri Artırıyor

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Şener, küresel ısınma nedeniyle polen mevsiminin uzadığını ve havadaki polen yoğunluğunun arttığını söyledi.

3 Mayıs Dünya Astım Günü dolayısıyla çevresel etkilerin alerjik astım ve nezle ile ilişkisi hakkında değerlendirmelerde bulunan Şener, solunum yolu alerjilerine neden olan faktörlerin ev içi ve ev dışı olarak ikiye ayrıldığını belirtti.

Ev içinde karşılaşılabilen solunum yolu alerjenlerini ev tozu akarları, kedi, köpek gibi hayvanlara ait alerjenler ve küfler olarak sıralayan Şener, ev dışı ortamdaysa ağaç, yabani bitki, çayır ve çimen polenleri, arpa buğday, yulaf gibi tahıl polenler ve küflerle karşılaşılabileceğini aktardı.

Şener, "Bunlar çok küçük parçacıklar ve rüzgarla bulundukları yerden kilometrelerce öteye taşınabiliyor. Rüzgarla gelen, özellikle dış ortamdaki polenlerin burnumuzdan akciğerlerimize solunum yoluyla alınması sonucunda alerjik nezle ve astım belirti ve bulguları ortaya çıkıyor." dedi.

Küresel ısınmanın mevsim değişimleri üzerindeki etkilerini hatırlatan Şener, "Küresel ısınma hem polen mevsiminin uzamasına hem de havadaki polen yoğunluğunun artmasına neden olarak alerjik bünyeli kişilerde belirtilerin daha şiddetli yaşanmasına ve daha uzun süre devam etmesine neden oluyor." diye konuştu.

Küresel ısınmaya bağlı olarak polen miktarı artıyor

ABD'deki Michigan Üniversitesi'nde 1990-2018 yılları arası ülkede polen mevsimlerinin değerlendirildiği bir araştırmaya atıfta bulunan Şener şunları söyledi:

"Bildiğiniz gibi ABD, kıta Avrupası kadar geniş bir alanı kapsayan büyük bir coğrafya. Araştırma kapsamında ülkeyi 5 bölgeye ayırmışlar ve bu bölgelerde, atmosferdeki polen sayımlarına bakmışlar. Bu polen sayımları değerlendirildiği zaman polen mevsiminin 20 gün uzadığını ve havadaki polen yoğunluğunun da yüzde 20 oranında artmış olduğunu ortaya koymuşlar. Buradan hareketle ileriye yönelik bir öngörüde bulunuyorlar. 2100'lü yıllara gelindiğinde polen sezonunun farklı bölgelere göre 10 ila 40 gün erken başlayacağını ve 5 ila 15 gün daha geç sonlanacağını öngörüyorlar."

Yağış miktarındaki değişiklikler ile sıcaklık ve atmosferdeki karbondioksit yoğunluğundaki artışın polen üretimini artırdığına vurgu yapan Şener, "Bu artışın 2100 yılında günümüzde olduğundan 3 kat daha fazla olacağı öngörülüyor. Bunun sonucu ne olacak? Daha fazla duyarlanma, duyarlanmış kişilerde daha fazla şikayetlerin ortaya çıkması, bu şikayetlere bağlı olarak iş gücü ve okul kayıplarında artış ve bu hastaların, gerek semptomatik ilaç kullanımı gerekse de aşı tedavisi gibi bir takım tedavi yöntemlerine başvurması sonucunda bir ekonomik yük, sağlık sistemine gelecek." görüşünü paylaştı.

Türkiye'deki durum

Şener, Türkiye'deki polen dağılımına bağlı olarak İç Anadolu'da en çok çayır ve çimen, arpa, buğday, yulaf, çavdar gibi tahıl alerjileri, Ege ve Akdeniz'de zeytin, Kuzey Anadolu ile Karadeniz kıyılarında ağaç poleni alerjisi görüldüğü bilgisini verdi.

Ankara'da çalışan 30 yıllık bir doktor olarak iklim değişikliğinin alerjiler üzerindeki etkisiyle ilgili gözlemlerini paylaşan Şener, "Ankara'da solunum yolları alerjisiyle, alerjik nezle ve astım semptomlarıyla başvuran hastalarımız, nisan ve mayıs aylarında çok yoğunlaşırdı. Bunun daha erkene doğru gelmeye başladığını söyleyebilirim. Özellikle bu sene mart ayı başında havalar erkenden ısındı, ağaçlar çiçeklendi akabinde tekrar mevsim normaline döndü. Biz bunun hasta yoğunluğundaki artışla uyumlu bir şekilde gerçekleştiğini gördük." ifadelerini kullandı.

Solunum yolları alerjisinin tedavisinde, duyarlanmış kişilerin öncelikle duyarlı oldukları alerjenlerle olabildiğince az karşılaşmaları için birtakım tedbirlerin alınabileceğini ya da ilaç tedavileri uygulanabileceğini kaydeden Şener, ev dışı ortamlarda polen ve küflerden korunmak için alınabilecek önlemlerin sınırlı olduğuna dikkati çekti.

Şener şöyle devam etti:

"Sabah saat 05.00 ile 10.00 saatleri arasında havadaki polen yoğunluğu yüksektir. Mümkün olduğunca bu saatler dışında dışarıya çıkmamak gerekiyor. Çıkıldığında ise rüzgarlı havalarda polenlerin göze girerek alerjik konjonktivit dediğimiz gözde kaşınma, sulanma, kızarıklık gibi belirtileri göstermemesi için mümkünse bir güneş gözlüğü kullanmak gibi tedbirler alınabilir."

Şener ev içi alerji ve ev tozu akarlarından korunmak için de evdeki halıların kaldırılması, ev tozu akarlarının yaşadığı pamuk, yün veya kuş tüyü gibi yastık, yorganlar yerine sentetik maddelerden yapılmış olanların kullanılması, temizliğin elektrikli süpürge kullanılarak yapılması önerilerinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.