Kumar Haramdır

İnsanın karakterine en çok etki eden iki şey nedir? Allah'a (c.c) ve Resulüne (s.a.v) iman eden bir mümin harama el uzatabilir mi? Haramın maddi manevi hayatımıza etkileri nelerdir? Kesin olarak haram olduğu belirtilen kumar, içki, fal ve şans oyunlarına karşı tutumumuz ne olmalıdır? İşte cevabı...

İnsan şahsiyetine en çok tesir eden iki müessir vardır. Birincisi; ülfet ettiği kimselerin mânevî durumudur. İkincisi de kazancının ve yediği lokmaların helâliyet derecesidir.

Helâl kazanıp helâl yemek, o kadar mühimdir ki, ibadetlerin makbûliyeti dahî buna bağlıdır. Nitekim bir hadîs-i şerîfte; haram kazançla hacca giden biri “Lebbeyk Allâhümme lebbeyk” dediğinde semâdan bir münâdînin; “Sana ne lebbeyk ne de sa‘deyk!” diyerek onu reddedeceği, o şahsın hiçbir sevap alamadan, bilâkis günahkâr olarak döneceği bildirilmektedir. (Bkz. Heysemî, III, 209-210)

KUMAR HARAMDIR

Hâl böyleyken bir de günümüzde gayr-i müslimlerin âdetlerinden olan “yılbaşı eğlenceleri” adı altında milyonlarca piyango biletinin satılıyor olması, son derece hazin bir durumdur. Piyango ve benzeri şans(!) oyunları, apaçık bir kumardır. Kumar ise Allâh’ın haram kıldığı bir fiildir. Zâhiren kazananın da hakîkatte kaybettiği, hiçbir kazananı olmayan, aslâ huzur ve mutluluk getirmeyen bir musibettir.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Ey îmân edenler! (Sarhoşluk veren) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları ancak birer şeytan işi pisliktir! Bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” (el-Mâide, 90)

Kaynak: www.osmannuritopbas.com

BENZER HABERLER

 

İslam ve İhsan

MÜSLÜMAN YILBAŞINDA NE YAPMALI VE NELERE DİKKAT ETMELİ?

Müslüman Yılbaşında Ne Yapmalı ve Nelere Dikkat Etmeli?

KİM BİR KAVME BENZEMEYE ÇALIŞIRSA, ONLARDANDIR!

Kim Bir Kavme Benzemeye Çalışırsa, Onlardandır!

DİYANET'İN PİYANGO BİLETİ FETVASI

Diyanet'in Piyango Bileti Fetvası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.