Kudüs'te Ev Sahibi Türkler

Kudüs’teki Türk-İslam eserlerini ihya eden Mirasımız Derneği, Mescid-i Aksa’nın bahçesini iftar sofralarıyla donattı. Ramazan boyunca dünyanın dört bir yanından gelenler beraberce iftar ediyor.

İslam'ın ilk Kıblesi Mescid-i Aksa, bu Ramazan ayında dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlar ile doldu. Mirasımız Derneği ise binlerce kişinin katıldığı iftar programları ve Türk İslam eserlerinin ihyası ile kutsal topraklarda ülkemizin bayrağını dalgalandırarak gurur kaynağımız STK’lardan biri oldu. Ramazan ayının ikinci cuma akşamı basın mensuplarının da katıldığı iftar programına Türkiye’nin Filistin Büyükelçisi, Kudüs Konsolosu Gürcan Türkoğlu’da iştirak etti. Çoğunluğunu Filistinlilerin oluşturduğu misafirlere, Mescid-i Aksa’nın bahçesinde kurulan sofralarda tavuk ve patatesli ana yemekten oluşan yemekler ve meyve suyu, yoğurt, hurma ve sudan oluşan iftar yemeği ikram edildi.

8. GELENEKSEL KUDÜS İFTARLARI

Kudüs’teki geleneksel iftarların 8. yılına girdiğini belirten Mirasımız Derneği Başkanvekili Sebahattin Yiğit,  Mirasımız Derneğinin Filistin’de 450 ailenin tüm gıda ve giyim masraflarını karşıladıklarını ve bu yıl 110 bin kişiye iftar ikramı edeceklerini söyledi.

İSRAİL EL KOYUYOR

Filistin’deki yardımlarının sadece gıda, giyim ve iftar programı olmadığını kaydeden Yiğit, Ürdün Evkaf Bakanlığı sorumluluğunda olan tarihi Kudüs bölgesinde büyük güçlüklerle eski eserleri tamir ettirdiklerini de anlattı. Yiğit, şunları söyledi:  “İsrail’de gaipler kanununa göre kullanılmayan, sahipleri kalmayan binalara devlet el koyuyor. Biz de binalarımızı muhafaza etmeye, camilerimizi restore edip açık tutmaya çalışıyoruz. Türkiye’den hayırseverlerin desteği ile burada Müslümanların mülkiyetlerini muhafaza için gayret gösteriyoruz. Maksatlı olarak birçok aracı kullanıp, sahtekarlıkla mülk edinmeye çalışan Yahudiler var. Bazen değerinin 10 mislinden fazla rakamlar teklif ediliyor” dedi.

Kaynak: Star

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.