
Kehf Suresinin 23-24. Ayetleri Ne Anlatıyor?
Kehf suresinin 23-24. ayetlerinde ne anlatılmak isteniyor? Allah’ın, izin vermedikçe hiçbir şey olmayacağını bildiren âyet; Kehf suresinin 23-24. ayetlerinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur:
Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça:
وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۘ وَاذْكُرْ رَبَّكَ اِذَا نَس۪يتَ وَقُلْ عَسٰٓى اَنْ يَهْدِيَنِ رَبّ۪ي لِاَقْرَبَ مِنْ هٰذَا رَشَدًا
Kehf Suresi 23-24. Ayet Meali:
“Allah izin verirse” demeden hiçbir şey için, “Şu işi yarın yapacağım” deme! Unuttuğun takdirde Rabbini an ve “Umarım rabbim bana, doğruya bundan daha yakın yolu gösterir.” de! (Kehf, 18/23-24)
ALLAH İZİN VERMEDİKÇE HİÇBİR ŞEY OLMAZ
Bilgi:
Hz. Peygamber’e -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Ashab-ı Kehf hakkında soru sorulduğunda ertesi gün cevap vereceğini söylemiş ama “inşallah” dememişti. Bu sebeple bir süre vahiy kesilmiş, yaklaşık on beş gün sonra vahiy geldiğinde ise Yüce Allah Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i bu ayetle uyarmıştır. Zira hiç kimse yarın ne yapacağını bilemez.
Mesaj:
- Bir şeyin meydana gelmesi için sadece insanın iradesi yeterli değildir, Allah’ın da o işin olmasını dilemesi gerekir.
- Gelecekte bir işi yapmaya niyet ederken işi Allah’ın iradesine bağlamak yani inşallah “Allah dilerse/izin verirse” demek gerekir.
Kelime Dağarcığı:
İnşallah: “Allah dilerse” anlamında, yapılacak her işin Allah’ın irade ve iznine bağlı olarak gerçekleşebileceğini belirtmek amacıyla işin öncesinde söylenmesi gereken söz.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Kehf Suresi 23-24. Ayet Tefsiri:
- Hiçbir şey hakkında: “Ben yarın mutlaka şu işi yapacağım” deme.
- Ancak: “İnşallah; Allah izin verirse yapacağım” de. Bunu söylemeyi unuttuğun zaman Rabbini hatırla ve: “Umarım ki Rabbim beni bundan daha yakın bir vakitte dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir” de.
Bu âyet-i kerîmeler hakkında şöyle bir iniş sebebi rivayet edilir: Müşrikler Resûlullah (s.a.s.)’e Ashâb-ı Kehf’in kimler olduğuna dair sual sordular. Peygamberimiz (s.a.s.) de “inşallah” demeyi unutup, sual hakkında vahyin mutlaka geleceği ümidiyle, “yarın size sorularınızın cevâbını bildireceğim” buyurdu. Fakat vahiy on beş gün gelmedi. Bu hem Efendimiz’in zor durumda kalmasına, hem de müşriklerin bir kısım dedikodularına sebep oldu. Sonra bu âyetler nâzil olarak “inşallah” demeden gelecekte herhangi bir şeyi mutlaka yapacağım demeyi yasakladı. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XV, 285)
İnsanın azim ve iradesi bir şeyin meydana gelmesi için yeterli değildir. Allah’ın o şeyin olmasına izin vermesi gerekir. Çünkü Allah’ın izni olmadan hiçbir şeyin vuku bulması mümkün değildir. O halde gelecekte bir iş yapmaya niyet ederken, o işi Allah’ın iradesine bağlayıp “inşallah” demeyi unutmamak lâzımdır. Öncelikle “Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez.” (Lokmân 31/34) İkinci olarak insan ölümlü varlıktır. “Şu işi yarın yapacağım” dediğinde, yarın gelmeden önce ölme; ölmese bile o işi yapmasına bir engel çıkma ihtimali yüksektir. Bu bakımdan eğer o kişi “inşallah” dememiş ise, o takdirde yalancı olma ihtimali doğar. Yalan ise çok kötü bir durum olup, peygamberlere hiç yakışmaz. “İnşallah” dendiğinde ise, elde olmayan sebeplerle o işi yapamadığı takdirde sözünde duramama ve yalancı olma ihtimali ortadan kalkmış olur. Diğer taraftan insan nisyan ile malul bir varlıktır. Peygamberlerin de unutma ihtimali yok değildir. Bu sebeple eğer insan “inşallah” demeyi unutursa, hatırladığı zaman hemen söylemelidir. Bunun dışında tesbih, istiğfar ve diğer zikir lafızlarıyla Allah’ı zikretmeli, Rabbini hatırından çıkarmamaya çalışmalıdır.
Ebû Hamza Bağdâdî (k.s.) şöyle der:
“Muhaldir o şey ki, sevesin sonra unutasın. Muhaldir o şey ki, onu daima anasın, fakat sonunda onu bulamayasın. Şu da muhaldir ki: O’nun zikrini etmekteki tadını alasın, sonra kalkıp O’ndan başkasıyla meşgul olasın…” (Velîler Ansiklopedisi, I, 335)
- âyetteki “«Umarım ki Rabbim beni bundan daha yakın bir vakitte dosdoğru ve güzel bir başarıya eriştirir» de!” sözüyle Ashâb-ı Kehf kıssasına işaret edilerek, Peygamberimiz (s.a.s.)’in doğruluğu tasdik edilip, İslâm’ı tebliğ ve dünyaya yayma davasında onlardan daha kısa bir sürede ve yakın bir zaman içinde başarıya ulaşacağı hatırlatılmaktadır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR