RÖPORTAJ

Türkiye'den Geldiğimizi Görenler Ağlamaya Başladı

Başta İstanbul’daki mülteciler olmak üzere ülkemizin farklı bölgelerine yerleşen Suriyeli muhacir kardeşlerimize hayırseverlerin de destekleriyle yardımlarına d

Gençler Bugün Büyük Fırsatlara Sahip!

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MÜSİAD'ın 3. Dönem Genel Başkanı Doç. Dr. Ömer Bolat’la günümüz gençliği üzerine kısa bir sohbet yaptık.

Allah'ı Dağlarda Buldum

Abdurrahman İslam… Dile kolay, yaklaşık 40 yıl önce elinde İslam’a dair çok az kaynak varken, Avrupa’da çeşitli ideolojik çatışmaların yaşandığı bir zamanda, üs

Maddi ve Mânevi Desteğe İhtiyaçları Var!

Suriye’den iki yıl önce Türkiye’ye gelen Ahmet Mayati ile savaştan sonra neler yaşadığını ve İstanbul'da gönüllü başladığı Hüdâyi Vakfı’nın yardım faaliyetleri

Örnek Şahsiyetli Gençler Yetiştiriyoruz

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı Şahsiyet Akademisi Birim Müdürü Adem Güneş ile Şahsiyet Akademisi üzerine konuştuk.

Suriyelileri Görünce Daha Az Şükrettiğimi Hissediyorum

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı bünyesinde insani yardım çalışmalarına katılan saha uygulama personeli Ahmet Doğan ile Hüdâyi yardımları üzerine konuştuk.

Hüdâyi Vakfı Başkanı Yaptıkları Hizmetleri Anlattı

Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, tek tek hayır hasenat işleriyle uğraşan kişilerin daha kurumsal bir yapıyla hizmet etme arzusu sonucu kuruldu. Aziz Mahmut Hüdayi Hazr

Muhtaçların Dertleriyle Hemhal Oluyoruz

Aziz Mahmut Hüdâyi Vakfı’nın İstanbul genelinde yapmış olduğu yardım faaliyetlerini yürüten ekibin içerisinde yer alıyor Ömer Kişi. Ekip arkadaşlarıyla birlikte

Bu İşin Ayrı Bir Manevi Hazzı Var!

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı’nda 15 yıldır Erzak Depo Sorumlusu olarak çalışan İsmail Kibir ile yaptıkları yardım hizmetlerini konuştuk.

Dört Genç Kızın Hidâyet Öyküsü

Dört genç kız… Kimi Müslüman olalı, daha iki ay olmuş… Kimisi altı ay… Bir kısmı ise, İslâm adını taşıyan, fakat özünden uzak büyüyen hanımlar... Ve “her şey as

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.