İbadet Hayatımız

Asr Suresinin Öğrettiği Hakikatler

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Cuma hutbesi yayınlandı. Cuma namazı öncesi Türkiye'deki tüm camilerde ortak okunan hutbenin konusu "Asr Suresi'

Dünyayı Ahirete Tercih Eden Kişi

Dünyayı âhirete tercih etmek; geçici olanı kalıcı olandan, damlayı deryadan, çer-çöpü pırlantadan kıymetli görmek gibi, hazin bir hamâkattir. Bâyezîd-i Bistâmî

Tövbe İstiğfarın Zamanı Yok!

İnsan tövbeye ne zaman fırsat bulursa, vakit kaybetmeden hemen Rabbi’ne  yönelmeli, günahlarının bağışlanmasını dilemelidir. Hayat devam ettiği sürece insanoğlu

Tasavvufî Terbiyede Seyr-u Sülûk

Tasavvuf, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e vâris olmuş gerçek mürebbîler elinde; nebevî terbiye metodlarıyla, nefsin tezkiye, kalbin tasfiye

Kulun En Önemli Vazifesi

Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz kulun en mühim vazîfesinin, her an Allâh’ı zikretmek ve O’na ibâdette bulunmak olduğunu bildiği için her fı

Tövbe Edenlere Büyük Teşvik!

Bu hadîs-i şerîf, günahlarının bağışlanıp bağışlanmayacağı endişesinden insanları kurtarmakta, tövbe eden kulundan Allah Teâlâ’nın nasıl hoşnut olduğunu açıklay

Manevi Fırsatlar

Unutmayalım ki hepimiz dünyaya bir defalığına geldik. Hayat imtihanımız bir sefere mahsus. Dünya hayatının tekrarı yok. Dünyevî imtihanlarda kaybedersek, tekrar

Mânevî Kirlilik Nasıl Temizlenir?

Tevbe ve istiğfar, gerçek mâhiyetiyle derûnî bir pişmanlık ve sığınma olması sebebiyle, Allâh’a yaklaşmanın en müessir vâsıtasıdır.

Hâcegân Yolunun 10 Esası

Hâcegân yolunun belli başlı esasları ve sahih bir tasavvuf yolunun ne gibi düsturlara sahip olması lâzım geldiğinin misâli...

Hem Zahiri Hem Batıni İlimleri Öğrenen Alimler

Zâhirî ilimleri tahsil etmek, insanı bâtın ilmini tahsil etmekten müstağnî kılamaz. Evvelkilerden ve sonrakilerden pek çok âlim, zâhirî ilimden sonra bâtınî ilm

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.