Kaktüs Hidrojenli Araçlara İlham Oldu

Koreli bilim adamlarının, hidrojenli araçlarda yüksek enerji tüketimini önlemek amacıyla kaktüsleri örnek alarak geliştirdiği zarla, yüksek yakıt performansı sağlanması hedefleniyor.

Koreli bilim adamlarının, "asrın aracı" olarak bilinen hidrojenli araçlarda yüksek enerji tüketimini önlemek amacıyla kaktüsleri örnek alarak geliştirdikleri zarla, düşük enerjiyle yüksek yakıt performansı sağlanması hedefleniyor.

Da Vinci Bilim ve Teknoloji Derneği Başkanı Müge Kanay, hidrojenli araçların geleceğin araçları olduğunu söyledi.

Hidrojen arabaları mümkün kılan şeyin, hidrojeni elektriğe dönüştüren yakıt hücreleri (fuel cell) olduğunu anlatan Kanay, benzin yerine hidrojenle çalışmasından dolayı bu araçların havayı kirletmediğina dikkati çekti.

Kanay, hidrojenli arabalarda, elektrikli araçlarda olduğu gibi yakıt hücrelerinin, hidrojen ve oksijen gibi basit gazları karıştırarak enerji ürettiğini ifade ederek, "Fakat, performansı devam ettirmek için, proton değişimli membran yakıt hücrelerinin sürekli olarak hidratlı (su ile birleşmiş halde) kalması gerekir. Bu ihtiyacı karşılamak için arabalarda bir radyatör, su deposu ve nemlendirici bulunur. Bunların her biri çok ciddi bir yer işgal etmesinin yanı sıra çok fazla da enerji tüketir." dedi.

KIZGIN GÜNEŞİN ALTINDAKİ KAKTÜS ÇARE OLDU

Bu sorunu çözmek isteyen bilim adamlarının, çözümü kızgın güneşin altındaki kurak koşullarda bile su depolayabilen kaktüsleri incelemekte bulduğunu aktaran Kanay, şöyle devam etti:

"Bu araçlarda yakıt şu anda en büyük dezavantajlardan birisi olarak görülüyor. Çünkü hidrojen, elde edilmesi pek kolay olmayan bir madde. Güney Kore'deki CSIRO ve Hanyang üniversitelerinden bilim adamları, 10 yılı aşkın süredir yürüttükleri çalışmanın sonucunda kaktüsleri taklit ederek özel bir zar geliştirdi.

Kaktüs bitkisinin üzerindeki 'stoma' gözenekleri denilen küçük çatlaklar bulunur. Bu çatlaklar, gece hava soğuk ve nemli olduğunda açılır ve gündüz sıcak ve kurak olduğunda ise kapanır. Bu sayede, kaktüsler suyu içeride tutarlar. Kaktüsler ilham alınarak geliştirilen bun yeni zar türü, arabalarda yakıt hücrelerinin performansını arttırıyor."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.