
Hz. İsa (a.s.), Ebced Harflerinin Anlamını Nasıl Anlattı?
Kısasu’l-Enbiyâ’da geçen bir rivayete göre Hz. İsa (a.s.), hocasına Ebced harflerinin ilahi anlamlarını anlatıyor.
Rivayete göre Meryem (a.s.), Hz. İsa’yı (a.s.) bir hocaya teslim etti.
HZ. İSA’NIN (A.S.) EBCED İLE ÖĞRETTİĞİ İLAHİ ANLAMLAR
Hoca ona “Ebced”i öğretti. Hz. İsa (a.s.), hocaya “'Ebced'in ne olduğunu biliyor musun?” diye sordu.
Hoca bilmediğini söyleyince, Hz. İsa (a.s.) hocaya şöyle dedi:
“Elif”, Allâh’ın nimetleridir, “be” Allâh’ın bahâsı (cemali, güzelliği), “cim” Allâh’ın celâli, “dal” ise Allâh’ın dîni demektir. Bunun üzerine hoca: “Güzel söyledin. Peki 'Hevvez'in anlamı nedir?” deyince Hz. İsa (a.s.): “Hâ” kendisinden başka ilâh olmayan Allah, “vav” yalancılara yazıklar olsun, “ze” cehennem zebânileri kafirler için hazırlandı, demektir.” dedi. Hoca: “Güzel. Peki 'Huttî' ne demektir?” deyince Hz. İsa (a.s.):
“Ha”, günahkârların günahlarını azaltmak, “Tı” tûbâ ağacı, “yâ” Allâh’ın (kudret) eli mahlukatı üzerindedir, demektir.” dedi. Hoca: “Güzel. Peki 'Kelemen' ne demektir?” deyince Hz. İsa (a.s.):
“Kâf” Allâh’ın kelamı, “lâm” cennet ehlinin birbirine kavuşması, “mim” Allâh’ın mülkü, “nûn” ise Allâh’ın nurudur.” dedi. Hoca: “Güzel. Peki 'Sa‘fes' ne demektir?” deyince, Hz. İsa (a.s.):
“Sin”, Allâh’ın yüceliği, “ayn” Allâh’ın ilmi, “fe” Allâh’ın mahlûkât hakkındaki fiili, “sâd” Allâh’ın sıdkı, sözlerindeki doğruluğu demektir.” dedi.
Hoca “'Karaşet' nedir?” dedi. Hz. İsa (a.s.):
“Kaf” Allâh’ın kudreti, “râ” Allâh’ın rubûbiyyeti, “şın” Allâh’ın dilemesi, “te” ise Allâh’ın müşriklerin ortak koştukları şeylerden yüce, berî olması demektir.” dedi. Bunun üzerine hoca “Güzel!” deyip sonra Meryem’e (a.s.): “Oğlunu al götür, o bana bilmediğim şeyleri öğretti.” dedi.
Kısasu’l-enbiyâ’da böyle geçmektedir.
Bu kelimelerin, yâni Ebced, Hevvez, Huttî, Kelemen, Se‘fas, Karaşet, Sehaz, Dazağ’ın daha önce yaşamış sekiz kralın veya sekiz filozofun adı olduğu söylenmiştir. Ya da bu kelimeleri Yunanlılar’ın sayıları kaydetmek ve derecelerini ayırmak için îcâd ettikleri de söylenmiştir. Nitekim Şerhu’t Takvîm’de böyle geçmektedir.
Kaynak: İsmâil Hakkı Bursevî, Rûhu'l Beyân Tefsiri
YORUMLAR