“Hüdâyi Bülteni” 11. Sayısı Çıktı

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı’nın eğitim faaliyetlerinin anlatıldığı Hüdâyi Bülteni 11. sayısı yayınlandı. Hüdâyi Bülteni’nin 11. yeni sayısında  “Hakk’a Kulluğu Güzelleştiren Eğitim” manşeti ile eğitim hizmetleri anlatılıyor…

Bülten, Hüdayi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed Hamdi Topbaş Bey’in bültenin içeriğinden ve gerçekleştirilen eğitim ve yardım faaliyetlerinin öneminden bahsettiği makale ile başlıyor. Aşağıda makaleyi ve devamında tüm bülteni okuyabilirsiniz.

Hüdâyi Bülteni 11. sayısını okumak için tıklayınız.

Bültenin Ahmed Hamdi Topbaş tarafından kaleme alınan yazısı şu şekilde:

Muhterem Hüdâyi Dostları,

Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı kurulduğu günden bu yana yurt içinde öğrenci yurtları, Kur’an kursları, gençlik merkezleri, kültür merkezleri, kadın eğitim merkezleri, araştırma merkezleri açarak binlerle öğrencinin yetişmesine katkı sağlamıştır. Yurt dışında bu hizmetlere ek olarak açılan din eğitimi veren orta dereceli okullar ile ilahiyat fakülteleri de o ülkelerin dinî ve ahlakî hayatına büyük değer katmıştır.

Eğitim ve öğretimde teori ve pratik iç içe olmalıdır. Sırf teoriden ve sırf pratik uygulamalardan ibaret bir eğitim faaliyeti başarılı olamaz. Milletler, ilmî ve millî eğitim planlaması ile problemlerine uzun vadeli hal çareleri bulabilirler. Eğitim yalnız sosyal ve ekonomik hayatın gelişmesinde rol oynamaz. Belki eğitimin en önemli işi millî ve manevî şahsiyeti inşa ederek, genç nesillere aktarmaktır. Bu manada eğitim aynı zamanda bir terbiye işidir. Terbiye, bir cemiyette yetişmiş neslin, henüz yetişmekte olan nesle, fikir ve hislerini vermesi olarak tanımlanabilir.

Eğitim hem ferdi hem cemiyeti ilgilendiren bir meseledir. Eğitimden hem fertler, hem de cemiyetler bazı şeyler beklerler. Fertlerin eğitimden beklentisi kabiliyet ve istidatlarına göre gelişmek, bir şahsiyet olmak, kendilerini mutlu ve huzurlu kılacak bir iş ve meslek tutmaktır. Cemiyetler, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik yapılarına uygun, devlet ve millet bütünlüğünü güçlendiren, milli şahsiyete yabancılaştırmadan yetiştiren bir eğitim anlayışını savunur.

İslam’da yapmak için bilmek gerekir. Din ve ahlak eğitiminde yapabilmek için bilmek gerektiğine inanıyoruz. İnsan hayatında kitapların, söz ve nasihatin çok büyük tesiri vardır. Bu maksatla vakfımız eğitim kurumlarında iyi yetişmiş ve örnek şahsiyetlerin idaresinde ve eğitiminde yapılan faaliyetlerin ve okutulan derslerin faydalı olduğuna inanıyoruz. Hayra ve faydaya vesile olmayan bir eğitim faaliyetinin ne müesseselere ne insana bir faydası vardır. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz -sallâllahu aleyhi ve sellem- “Allâh’ım, fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten ve kabul olunmayacak duâdan sana sığınırım.” niyâzında bulunmuştur. Müfredat ve eğitim metotları doğru ve iyi seçilmiş din ve ahlâk eğitim ve öğretimi; fertlerde manevî ve vicdanî gelişim sağlayarak, ruhsal yönden güçlü ve tutarlı bir kimlik ve kişilik kazandırır. Din ve ahlâk eğitimi ferde hayatını düzene koymak için bazı temel ilkeleri kazandırır. Dini bilgi insanı, duygu, akıl, sezgi, irade, gönül, vicdan ve davranış yönleriyle bir bütünlük içinde tatmine ulaştırarak, şartların gereğine göre düşünen, tutum ve davranışlarını isabetle ayarlayan bir insan olmasının yollarını gösterir. Din eğitimi öğrencinin kendini tanımasında kişiliğini oluşturması ve geliştirmesinde rehberlikler yapabilir.

Geçtiğimiz aylarda bazı gençlik araştırmaları yayınlandı. Zaman zaman ortaya atılan, gençlerin deizm ya da ateizm gibi sapkın inanç ve tutumlara yöneldiği tezini bu araştırmalar çürütüyor. Gençlerimiz çok şükür ki hala inançlı ve azımsanamayacak bir çoğunluğu da ibadetlerini yerine getiriyor. Ancak, serbest zamanlarının çoğunu internette, sosyal medya mecralarında harcayan gençlerimizin, gelecekte nasıl bir karaktere bürünecekleri de bir endişe unsuru olarak kaydedilmelidir. Öte yandan gençler arasında alkol ve uyuşturucu kullanımının da yaygınlık kazanması, onlarla ilgi ve alakayı ne kadar güçlendirmemiz gerektiğinin bir göstergesi olarak önümüzde duruyor.  Yine geçtiğimiz günlerde ülkemizin 2023 eğitim vizyonu açıklandı. “Çocuklarımızın zihinlerini bilgiyle doldurarak, diploma sahibi yapmanın peşinde koşarken, onların gönül dünyalarını doyurmayı ihmal ettik.” yorumunu yapan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, böyle olduğu için diplomaların hep yetersiz kaldığını vurguladı. Yine Erdoğan, okul yöneticiliğinin adanmışlık istediğini ve gönül işi olduğunu söyledi. Geldiğimiz noktada eğitimin bir gönül işi olduğu ve adanmış ruhlara ihtiyaç duyduğu, devletimizin en tepesindeki isim tarafından da dile getirilmesi, gelecek nesillere dokunacak, onların kimliklerini en güzel şekilde inşa edecek fertleri yetiştirme görevini hepimize tevdi ediyor.

Eğitimin amacı veya eğitimden beklenilen, iyi insan yetiştirmesi ya da insanın iyileşme sürecinde ona katkı yapmasıdır. Çünkü insan, hem iyi insan olmaya, hem de iyileşmeye ihtiyacı olan bir varlıktır. İnsanda var olan bu ihtiyacın eğitim tarafından karşılanacak olması, insanla eğitim arasında ilişkiyi zorunlu kılmakta ve iyi insan yetiştirme, eğitimin imkânı olarak görülmektedir.

Rahmet-i Rahmana uğurladığımız vakfımızın yönetim kurulu üyesi merhum Abdullah Tivnikli Bey’i de burada hayırla yâd ediyorum. Rabbimizden niyazımız; vakfımızın iyi ve hayırlı insanlar yetiştirmek maksadıyla işlerini kolay ve bereketli kılmasıdır.

Ahmed Hamdi TOPBAŞ

Yönetim Kurulu Başkanı

Hüdâyi Bülteni 11. sayısını okumak için tıklayınız.

Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı'nın yardım faaliyetleri hakkında daha detaylı bilgiye www.hudayivakfi.org adresi üzerinden ulaşabilirsiniz.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.