Haşr Ne Demek?

Haşr ne demektir? Haşr: Ölülerin kıyâmette diriltilerek hesap için mahşerde toplanması anlamlarına gelir.

HAŞR KELİMESİNE ÖRNEKLER

İnsan bedeni, müthiş bir tefekkür sahasıdır. Yüce Yaratan’ın azametine en bâriz şâhittir. Ancak bundan gâfil bir insan, dâimâ nefsinin arzularıyla meşguldür. Hâlbuki nefsânî işlerde hayvanlar bile insanla benzer bir seviyededir. İnsanı

hayvanlardan ayıran ve onu mahlûkâtın en şereflisi kılan mahâret, göklerin ve yerin melekûtuna ibret nazarıyla bakmak, kâinattaki ve insandaki ilâhî sanat hârikalarını tefekkür etmek sûretiyle elde edilen mârifettir. Zira bu mârifette derinleştikçe kul, mukarreb meleklerin seviyesine çıkar, hattâ daha da yükselir. Peygamberler ve sıddîkların içinde, Allâh’a yakın bir hâlde haşrolunur. Bu şeref ve izzet ise; hayvanlar gibi, hattâ hayvanlardan da şaşkın bir hâlde şehvetlerinin esiri olarak yaşayan gâfil insanlar için söz konusu değildir. (İmâm Gazâlî, İhyâ, VI, 58-62.)

*****

Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyururlar:

“Ben Muhammed’im ve Ahmed’im.

Ben o Mâhî’yim59 ki, Allâh benim nübüvvetimle küfrü izâle edecektir.

Ben o Hâşir’im ki, (kıyâmet gününde) insanlar beni tâkib ederek haşrolunacaktır.

Ben Âkıb’ım, Hâtemü’l-Enbiyâ’yım, benden sonra hiç kimse nebî olmayacaktır.” (Buhârî, Menâkıb, 17; Müslim, Fedâil, 125)

*****

Hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere:

“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

Bizler de şâyet Hakk’ın sevgili kulları olan velîlere muhabbet duyuyorsak, âhirette onlarla haşrolunmayı arzuluyorsak, onların îman, ahlâk ve istikâmetlerinden nasîb almaya gayret etmeliyiz. Zira gerçek sevginin alâmeti, sevilenin hâliyle hâllenmektir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Çok iyi ve güzel

    Çok iyi anladım teşekkürler.

    Bence fena değil.

    Hiç Bİsey anlamadım

    Mükemmel

    iyi

    guzel

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.