Hâlid bin Velid’in (r.a.) Sarığında Sakladığı Sır

Hâlid bin Velid’in (r.a.) sarığının sırrı neydi? O büyük sahabi bu sarığa neden çok önem verirdi?

Hazret-i Peygamber’e ashâbın engin aşk ve muhabbetini kelimelerin mahdut imkânları ile îzah etmek mümkün değildir. Sayısız misaller deryasından birkaçı da şöyledir:

Enes -radıyallâhu anh- anlatıyor:

“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i gördüm, berberi O’nu tıraş ediyordu. Ashâbı da âdeta O’nun etrafında pervâne olmuşlardı. Bir tek saç telinin bile yere düşmesine müsâade etmiyor, her bir saçını mutlakâ biri alıyordu.” (Müslim, Fezâil, 75)

HALİD BİN VELİD’İN (R.A.) SARIĞINDA SAKLADIĞI SIR

Sahâbe-i kirâm, Hazret-i Peygamber’in hem eşyaları hem de saç ve sakalının mübârek telleriyle teberrük hâlinde olurlardı. Savaşlarda bile bu teberrük heyecanını taşımışlardır. Bunun en güzel misâli, Hâlid bin Velid -radıyallâhu anh-’ın Hazret-i Peygamber’in saçlarından aldığı birkaç mübârek teli sarığında saklamasıdır.

Rivâyet olunduğuna göre Hâlid -radıyallâhu anh-, Yermük Savaşıʼnda bu sarığı kaybetmişti. Askerlerine:

“–Onu arayın!” diye tâlimat verdi.

Aradılar, bulamadılar. Hazret-i Hâlid, tekrar aramaları için emir verdi. Bu defa buldular. Baktılar ki, eski bir sarık imiş! Sahâbîler, bu eski sarık için Hazret-i Hâlid’in bu kadar ısrar etmesine hayret ettiler. Bunun üzerine Hâlid -radıyallâhu anh-, şunları söyledi:

“–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- saçlarını kesmişti. Ashâb o saçları kapıştılar. Ben de alnından birkaç tel aldım ve bu sarığın içine koydum. Bu benim için öyle bir bereket oldu ki, onunla girdiğim bütün savaşlarım zaferle neticelendi. Zaferlerimin sırrı, benim Rasûlullâh’a olan muhabbetimdir.” (Süyûtî, el-Hasâisü’l-Kübrâ, I, 170)

İşte bu muhabbetten kaynaklanan bir sâikle, günümüze kadar Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den muazzez bir hâtıra olarak devam eden saç ve sakallarının mübârek telleri, câmi minberlerinde saklanarak “sakal-ı şerîf” adı ile asırlardan beri ümmete rahmet olagelmektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Muhabbetteki Sır, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HALİD BİN VELİD (R.A.) KİMDİR?

Halid Bin Velid (r.a.) Kimdir?

HALİD BİN VELİD’İN (R.A.) VASİYETİ

Halid Bin Velid’in (r.a.) Vasiyeti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.