Hafize Gülsüm Arslan ile “75 Günde Hafızlık” Yöntemi Üzerine Röportaj

İstanbul Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Görevlilerinden Hafize Gülsüm Arslan'ın “75 Günde Hafızlık” yönetim üzerine Altınoluk dergisinden gerçekleştirdiği röportaj...

Hafize Gülsüm Arslan İstanbul Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Görevlilerinden. 30 yaşında hıfzını tamamlamış, “75 Günde Hafızlık” adıyla bir hafızlık yöntemi geliştirmiş. Altınoluk dergisinde Arslan’la hafızlık ve geliştirdiği yöntem hakkında gerçekleştirilen röportaj...

75 Günde Hafızlık, Hayırda Yarışma Projesidir

Altınoluk: Gülsüm Hocam, kısaca sizi tanıyarak başlayalım isterseniz.

Gülsüm Arslan: Sivas-Gürün’de dünyaya geldim. Orta, lise eğitimimi Sivas’ta tamamladıktan sonra Dokuz Eylül İlahiyat Fakültesi’ni bitirdim. Ayrıca Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Fakültesinden de mezun oldum. Yüksek Lisansımı İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Temel İslam Bilimleri “Kıraat” alanında yaptım. Bu çalışmamız Örgün Eğitim Kapsamında Hafızlık (İstanbul, 2021) adıyla neşredildi.

Hafızlığımı 30 yaşında tamamladım. Ülkemizin kıraat alanında önde gelen hocalarından Dr. Fatih Çollak’tan 9 yıl “tecvid”, “tashîh-i hurûf” ve “ta’lîm” eğitimi ile icazet alıp asistanlık yaptım. Bu arada ayrıca bu alanda yetkin kişi-kurumlardan makam-mûsikî eğitiminin yanı sıra “kritik-analitik düşünce” seminerleri de aldım. Bir müddet de Milli Eğitim’deki meslek dersi hocalarına tashîh-i hurûf ve makam dersi verdim. Gerek DİB gerekse Avrupa İGMG’nin farklı Kur’an programlarında davetli okuyucu (kırâatçi) olarak katıldım. Halen İZÜ-İslami İlimler Fakültesinde Kur’ân-ı Kerîm dersleri “Öğretim Görevlisi” olarak çalışıyorum. Ayrıca hafızlık koordinatörlüğü yapıyor, yer yer de kızlara yönelik olarak “hitabet” derslerine giriyorum.           

Altınoluk: Son yıllarda “75 Günde Hafızlık” kısa adıyla “nitelikli” ve yeni bir hafızlık yöntemi geliştirdiniz ve uyguluyorsunuz. Bu başarıyı getiren yeni modelinizi kısaca anlatır mısınız?

Gülsüm Arslan: Hafızlıkta farklı İslâm coğrafyalarında muhtelif uygulamalar, yenilikler var. Bu modellerle her sene binlerce Müslüman “hâfızu’l-Kur’ân” oluyor. Bizim bu sistemimiz ise hafızlıkta -nispeten- bir yöntemsel inovasyon ve yenilik olarak görülebilir. Bu yeni yöntemimizin en önemli yönlerini, koro ile yapılması, mûsikî makamları kullanılması -ki öğrenciler temel makamları da öğrenebilmektedir-, hafızanın sağ-sol loblarının aktif hale getirilmesi, serlevha olanlar başta olmak üzere, âyetler üzerinde tezekkür, tefekkür ve zaman zaman da meal yapılıp ana mesajlara yönelik teşvik-motivasyon konuşmalarıyla desteklenmesi ve beslenmeye dikkat edilmesi -mesela karbonhidratlı besinler ve basit şekerlerden mümkün olduğunca kaçınma- olarak zikredebilirim. Bu yöntem sayesinde kısa sürede fazla sayfa ezberlenebileceğini, uyaran sesin çokluğu sebebiyle zihinde daha da kalıcı olacağını, sonrasında hatırlamanın daha kolay olacağını, periyodik tekrarla da ezberlenen sayfaların uzun süreli belleğe atılarak daha kolay hatırlanabileceğini tecrübe edip ortaya koyduk.

“Rast” makamını daha çok kullandığımız bu yöntemde hoca ayeti makamla ve “hadr” usûlü ile önce okuyup koro halinde öğrencilerin tekrar etmesini ister. Bu durum günde toplam 8-9 saatlik sürede ortalama 10 sayfa ezberleninceye kadar sürer. Burada işin önemli yönlerinden biri, beynin sağ-sol lobunu eşit olarak çalıştırıp ortak meleke oluşturabilmektedir. Zira alanın uzmanlarının da belirttiğine göre beyne tek taraflı ağırlık yüklemek öğrenmeyi geciktirmekte ve ayrıca belleği depresyona sokmaktadır. Böylece klasik sistemden farklı olarak işin en zor kısmı hoca eşliğinde mümkün olan en az hata ile sınıf ortamında halledilmektedir. Öğrenciye kalan, ezberlediği bölümü tekrar has yaparak hocaya dinletmesidir. Dolayısıyla yöntemimizin daha çok “hoca merkezli” olduğunu belirtmem gerekir.    

Altınoluk: Bu yöntemde belli bir ideal yaş sınırı var mı? Uyguladığınız projelere farklı eğitim ve yaş gruplarından öğrenciler de katıldı, katılıyor, değil mi?

Gülsüm Arslan: Bu yöntemle her yaştan kişiler hafız olabilir. Ancak süreler farklılaşabilir. Bu sebeple öğrencilerin durumu ve hedefler doğrultusunda kısa (75 gün), orta (6-8 ay) ve uzun vadeli (1 sene) modellemelerimiz de bulunuyor. Nitekim geçtiğimiz yıl Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi’nde bu modelin örgün eğitim içinde orta versiyonunu uyguladık ve geçtiğimiz ay 12 öğrencimiz hafızlığını tamamladı, elhamdülillah. Van Müftülüğü ile de daha alt yaş (12 yaş ve üzeri) gruplarında -hocalara yönelik 3 günlük eğitimle- yaz öncesi bir proje başlattık. O projemiz de yürüyor. Bu yüzden biz daha ziyade üniversite öğrencilerini ve özellikle de ilahiyat-islami ilimler fakültesi öğrencileri ile İmam-Hatip okullarını hedef alsak da daha alt ve üst yaşlarda da projemizin uygulanması mümkün.

Altınoluk: Bu yeni yönteminizle uyguladığınız projelerinize yönelik nasıl geri dönüşler aldınız alıyorsunuz?

Gülsüm Arslan: Alışılmış rutinin dışına çıkan hemen her yeni model-yöntemde olduğu üzere bu yöntemimize yönelik de yer yer muhafazakâr-çekinceli tutumlar oldu, oluyor. Klasik sistemden temel bakış açısında farklılık içeren bu yöntemimiz, asırlardır uygulanagelen klasik hafızlık yöntemine ve bu anlamda büyük gayret gösteren fedakâr hocalarımıza karşı değildir, olamaz. “Öyleyse hayırlarda yarışın…” (Bakara, 148) âyeti gereğince, “hayırda yarışma ve belki “daha güzel (ahsen) ve efektif” olana doğru bir arayış ve yolculuktur. Zira X, Y, Z ve Alfa kuşağının öne çıkıp inovasyonun her alanda hayatımızı kuşattığı, algıların değiştiği günümüzün dijital-global çağında hafızlıkta da yeni alternatif yöntem veya yöntemlerin arayışı gereklidir. Hafızlığın Kur’an ile öğrenci arasındaki manevî duygusal bağ güçlendirilip sevdirilerek yapılması sağlanmalıdır. Öte yandan hafızlığını 30 yaşında klasik sistemle yapmış biri olarak söylemeliyim ki, 2-3 yıl gibi süreler artık alabildiğine uzun görülmekte ve dolayısıyla hafızlığa mesafeli yaklaşılmasına yol açabilmektedir. Genel gözlem olarak bizim modelimizde öğrenciler hafızlığı iştiyakla yaptıkları için Kur’an ile bağları güçlenebilmektedir.

Kaynak: Altınoluk Dergisi Röportaj, Kasım-2022, Sayı:441

İslam ve İhsan

NASIL HÂFIZ OLUNUR?

Nasıl Hâfız Olunur?

HZ. ÖMER'İN HAFIZLARA NASİHATLERİ

Hz. Ömer'in Hafızlara Nasihatleri

HAFIZLIK İLE İLGİLİ HADİSLER VE HAFIZLIĞIN FAZİLETİ

Hafızlık İle İlgili Hadisler ve Hafızlığın Fazileti

HAFIZAYI GÜÇLENDİRMEK İÇİN OKUNACAK DUA

Hafızayı Güçlendirmek İçin Okunacak Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.