Gelinliğini Giyen İshak Paşa Sarayı Büyülüyor

Mimarisi ve tarihsel özelliğiyle Doğu Anadolu Bölgesi'nin görkemli yapılarından İshak Paşa Sarayı, yağan karla beyaza büründü.

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde etkili olan kar yağışı, Osmanlı mimarisinin seçkin örneklerinden İshak Paşa Sarayı ve çevresini beyaza bürüdü.

Mimarisi ve tarihsel özelliğiyle Doğu Anadolu Bölgesi'nin görkemli yapılarından İshak Paşa Sarayı, yağan karla beyaza bürünerek kartpostallık görüntüler oluşturdu.

İlçe genelinde dünden beri aralıklarla etkili olan yağış nedeniyle kar kalınlığı bin 900 rakımlı bir tepeye kurulu olan tarihi İshak Paşa Sarayı ve çevresinde 15 santimetreye ulaştı.

İlçenin 7 kilometre güneydoğusunda yer alan ve her yıl binlerce yerli ile yabancı turistin ziyaret ettiği tarihi saray, özellikle kış aylarında fotoğraf tutkunlarının gözde mekanları arasında yer alıyor.

İshak Paşa Sarayı'nı görmek için İzmir'den Doğubayazıt'a gelen Zinnur Yenice, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kar yağışının ardından saray ve çevresine hayran kaldığını söyledi.

"SÖZÜN BİTTİĞİ YER BENCE BURASI"

Bölgeye ilk defa geldiğini anlatan Yenice, şunları dile getirdi:

"Ben arkadaşlarımla İzmir'den geliyorum. Kar, İshak Paşa Sarayı ve çevresine ayrı güzellik katmış. Sarayın içi de en az dışı kadar güzel. Sarayın karşısında da Ahmed-i Hani Türbesi ve Urartu Kalesi var. Bölgeye gelen herkes mutlaka buraları görmeli. Sözün bittiği yer bence burası. Gerçekten gezilmesi gereken muhteşem bir yer."

Deniz Kılıç da arkadaşlarıyla kışın doğu turu yaptıklarını belirterek, Doğubayazıt'ın tarihi ve kültürel açıdan çok zengin olduğu dile getirdi.

Sarayı ve çevresindeki tarihi yapıları mutlaka herkesin görmesi gerektiğini dile getiren Kılıç, "Özellikle kış mevsiminde pamuk gibi kar örtüsünün sardığı saray ve çevresi muhteşem manzaralar sunuyor." diye konuştu.

Kar yağışı sonrası sarayın avlusunda biriken karların kaldırılması için 7 kişilik saray personelince kar temizleme çalışması başlatıldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.