Gazze'de 120 Bin Kişiye Su Verilemiyor

Sahil Belediyeleri Su Hizmetleri ile Acil Su ve Sanitasyon-Hijyen Grubu (EWASH) tarafından hazırlanan ortak raporda, İsrail'in son saldırılarının ardından Gazze'deki 120 bin kişiye su verilemediği belirtildi.

EWASH'a bağlı destek grubu organizatörü Abir Ebu Şaviş, İsrail saldırılarının neden olduğu hasar sebebiyle kanalizasyon sisteminde aksaklık yaşandığını ve bölge halkının yüzde 23'üne hizmetlerin ulaşmadığını belirterek, "Kanalizasyon sistemindeki arıza nedeniyle bir bölümü kısmen, diğer bölümü tamamen arıtılmış 90 milyon litre atık su denize aktarıldı" dedi.

Şu ana kadar su altyapı sisteminde yapılması gereken acil ıslah işlemlerinin yüzde 20'sinin bile tamamlanmadığına işaret eden Ebu Şaviş, işlemlerdeki aksaklığın temel sebebinin İsrail'in inşaat malzemelerinin bölgeye girişinde uyguladığı şartlar olduğunun altını çizdi.

Ebu Saviş, "İsrail'in sekiz yıldır bölgeye uyguladığı abluka su krizini daha da girift bir hale getirmesinin yanı sıra finanse edilen projelerin yüzde 60'ını aksattı ve inşaat malzemelerinin bölgeye girişini engelledi" ifadelerini kullandı.

Gazze Su Şebekesi Müdürü Mazin el-Benna ise İsrail'in son saldırılarının su sektöründe yaklaşık 40 milyon dolar zarara yol açtığına işaret ederek, zarar gören şebekeler ve altyapının yalnızca küçük bir kısmının onarıldığını dile getirdi.

"SABAHLARI MUSLUKTAN SU AKMASI ÜMİDİYLE UYANIYORUM"

Su sıkınıtısının büyük oranda hissedildiği kıyı kesiminde yaşayan Filistinli Kamelya Ebu Matır (60), bazen bir hafta boyunca suların kesik olduğunu ifade ederek, her sabah musluktan su akması ümidiyle uyandığını belirtiyor.

Ebu Matır, bölge halkının yaşanan su sıkıntısını kendi imkanları dahilinde aşmaya çalıştığını ifade ederek, "Suların akmaması, halihazırda zaten zor olan yaşam şartlarımızı daha da meşakkatli bir hale getirdi. İçmek ve ev ihtiyaçlarında kullanmak için suları demir ya da plastik kaplarda biriktiriyoruz. Bu yeterli olmadığında tuzdan arındırılmış su satın alıyoruz. Bunun için her hafta yaklaşık 23 dolar ödüyorum" diye konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.