Feyiz Ne Demek? Feyz Ne Demek?

Feyiz, feyz: Mâ­ne­vî haz; gö­nül hu­zû­ru. Bol­luk, bereket. Ol­gun­laş­ma ve iler­le­me. Su­yun ta­şıp ak­ma­sı anlamlarına gelir.

FEYİZ FEYZ KELİMESİNE ÖRNEKLER

Gerçek bir tefekkür, vahiyle feyizlenmiş bir akıl ve mânen olgunlaşmış bir gönlün buluştuğu noktada başlar. Biz de bu kitapta “tefekkür” mefhûmunu kullanırken, onun ilâhî hakîkatlerle terbiye, kalbî tahassüsle takviye edilmiş olan makbul şeklini kastediyoruz.

*****

Kur’ân-ı Kerîm, gönül ehli mü’minler için tefekkür dünyasının derinliklerine açılan ihtişamlı bir kapıdır. Engin bir tefekkür ufkudur. Yerin-göğün lisânıdır. Rûha gıdâ olan hikmetli beyanlarıyla sonsuz

bir feyiz hazinesidir. İnsana lûtfedilen bir beyan mûcizesidir.

*****

Murâkabe; Allâh’a ulaşmak, ilim, irfan, sır ve hikmet elde etmek için mühim bir yoldur. Hattâ tasavvuftaki mânevî terakkî yollarının en kıymetli ve feyizli olanlarındandır.

*****

Rasûlullah (s.a.v), gecenin en bereketli ve feyizli vakti olan seherlerde namaz kılmayı, Kur’ân okumayı, duâ ve tefekkür etmeyi hiç terk etmemiştir. Öyle ki, hastalandığı ve ayağa kalkamayacak kadar tâkatsiz kaldığı zamanlarda bile seherlerini oturarak değerlendirmiştir.

*****

Seherlerin sükûnetine mukâbil gündüzler, dikkatlerin dağıldığı, ses ve gürültünün arttığı zamanlardır. Gecenin tesirli vakitlerini değerlendiremeyen bir kimse, gündüzün meşgaleleri arasında Allah Teâlâ’ya yönelme ve ibadet etmenin feyz ve rûhâniyetine seherlerdeki kadar erişemez.

*****

O gece bir gül gibi açılan Âlemlerin Efendisi’nin feyz ü bereketiyle dolan gönüllerden taşan ifâdeler, şâirlerin mısrâlarına ayrı bir letâfet kazandırdı:

Suya virsün bağ-bân gülzârı zahmet çekmesün

Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gülzâre su

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.