Fatiha Suresi'ndeki Muhteşem Hikmetler

Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerim, kâinatın fihristi ve bütün varlığın istikamet rehberidir. Kur’an, insanlık için yegâne reçete ve tek kılavuzdur. Kur’ân-ı Kerim’deki sûrelerin ve her sûrede geçen ayetlerin hatta her kelimenin sıralama şekli bir hikmete binaendir. Fâtiha Sûresi’nin, Kur’ân’ın ilk sûresi olması da tesadüfî değildir.

FÂTİHA SÛRESİ’NDE KORKU VE ÜMİT DENGESİ

Mâna ve muhteva olarak adeta müminlere Kur’ân-ı Kerim’in özünü verecek derinliğe sahip olan Fâtiha Sûresi’nin ayetleri bir “Havf ve Reca” portresi çizmektedir. Bu durum aynı zamanda bir mü’minin içinde bulunması gereken ruh halini de ortaya koymaktadır.

Fâtiha, kalpleri açan, yüreklerin fethine sebep olan ve gerçek fetihleri ifade eden anlam derinliğine sahip ön sözlerin en güzeli, en mükemmelidir. Adeta Kur’ân’ın bir hülâsası ve Mü’mini uzun bir yolculuğa hazırlayan açılış manzumesidir.

“HAMD ÂLEMLERİN RABBİNEDİR.”

Her kıyamda hamd içinde olan bir kul olmak, Rabbimizin bütün nimetleri karşısında şükür halinde olmak ve O’nu senâ etmek sağlam bir ruh hali taşıyan mü’minin işidir. Hamd şuurunu taşıyan bir mü’min, mü’minlik kıvamında belli bir noktaya gelmiş demektir. Çünkü Rabbimiz insanın çok az şükreden bir varlık olduğunu farklı ayet-i kerimelerde ifade ediyor. Dolayısı ile hamd ve şükür şuuru taşımak mümin için güzel bir seviyedir. İşte Fâtiha Sûresinin ilk ayeti bir yönü ile bize bunu öğretiyor.

“O RAHMANDIR, RAHÎMDİR.”

Bu ayet-i kerime bir recâ ifadesidir. Rabbimizin bu dünyada bütün yaratılanlara merhameti, ahirette ise bu dünyada O’na iman edenlere rahmeti ve şefkati ifade ediliyor. Mümin Rabbinin Rahman ve Rahim sıfatlarının farkına vararak afv ve mağfiret nimetine muhatap olma ümidi içinde olmalıdır. Çünkü Rabbimizin merhameti gazabından fazladır. O’nun şefkati gazabına galip gelmeseydi dünya üzerinde işlenen bu kadar masıyete karşı dünya ve içindekilerin helak olması gerekirdi.

Allah kullarına karşı her zaman merhametli ve şefkatlidir. Bu durum gerek ayet-i kerimlerde gerekse hadis-i şeriflerde defaatle geçmektedir. Onun için hamd ve şükrü ile teslimiyet gösteren mü’min Rabbinin sonsuz merhametinin farkında olacak ve rahmete gark olma ümidini taşıyacak.

ÜÇ İHLAS BİR FATİHA NEDEN OKUNUR VE FAZİLETİ NEDİR?

“O, DİN GÜNÜNÜN SAHİBİDİR.”

Bu ayet-i kerime bir korku ve teslimiyeti ifade etmektedir. Dünya hayatında amellerinde serbest olan herkes istediği gibi davranır. Ancak Allah’ın insana verdiği ömür sermayesi tükenecek ve “Dönüş O’nadır ilahi emri gereği bütün insanlar ve canlılar O’ndan geldiği gibi Ona döndürülecekler. İşte insanın susup amellerinin konuştuğu, elinin, ayağının, gözünün kulağının yaptıklarını bir bir saydığı bir mahşer anında tek söz sahibi Allahtır.

Şüphesiz o günün insanlara verdiği korku ve insanın içine düştüğü dehşet, tarifi imkânsız bir ruh hali olacaktır. İnsana o gün oku kitabını bu gün nefsin sana yeter denildiği gündür. Söz ve hükümranlık sadece Allahındır. İnsanın korku ve dehşetten gözbebeklerinin yerinden fırladığı, ümitlerin tükendiği, şefaatçilerin arandığı dehşetli bir gündür. Annenin evladından, kişinin eşinden kaçtığı ve herkesin kendi derdine düştüğü bir gündür.

Bu dehşetli günün azabından korunmak için Allah’a sığınmanın yolu O’na ibadetle yaklaşmak ve Ondan yardım istemektir. Bu da mü’mini yine havf ve recâ duygusuna götürmektedir. İbadet recâya, istiâne yani yardım istemek ise havfa işaret eder.

“YALNIZ SANA KULLUK EDER, YALNIZ SENDEN YARDIM İSTERİZ”

Ayet-i kerimesini kul söyleyerek acziyetini itiraf eder. Bu korku ve ümit arasında olan mü’min sonraki ayet-i kerime ile Rabbinden bir hidayet talebinde bulunur. Çünkü bu isteğinin altını dolduracak bir kulluk şuuruna ermiş ve o kulluğu yerine getirmiştir. Doğru yola sevk etme duası da kulun bir isteğidir. O doğru yol peygamberlerin, salihlerin, sadıkların yoludur. O doğru yol Hazret-i Peygamber efendimizin yoludur. Mümini ahirete en güzel bir şekilde götürecek ve Rabbinin huzuruna aydınlık bir yüzle çıkaracak yoldur.

“BİZİ DOĞRU YOLA, NİMETE ERDİRDİĞİN KİMSELERİN, GAZABA UĞRAMAYANLARIN, SAPMAYANLARIN YOLUNA ERİŞTİR. "

Mümin sırat-ı müstakimle Rabbinden hidayet üzere olmayı isterken, diğer taraftan da havf duygusu ile dalâlete ve sapıklıkta olanların yoluna değil diyerek gidilmemesi gereken ve kendisini cehenneme götürecek sapkınların yolundan da Rabbine sığınmaktadır. Bu da bir havf duygusudur. Rabbinin kendisini koruması ve dalâlet yolunda olanlarla beraber olmama isteğidir.

Fâtiha Sûresi’nin ayetleri arasında her gün her namazın her bir rekâtında dolaşan mümin aslında Rabbine karşı ümit ve korku dalgaları arasında gidip gelmektedir. Müminin Rabbinin rahmet ve gazabı karşısında içinde olması gereken bu durum bize Hazret-i Ebû Bekir (r.a.)’nın ruh halini hatırlatmaktadır.

Kaynak: Salih Zeki Meriç, Altınoluk Dergisi, Sayı: 349

İslam ve İhsan

FATİHA SURESİ

Fatiha Suresi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.