Esmaül Hüsna’nın İnsan Üzerindeki Etkileri

Allah’ın isimleri insanda nasıl tecelli eder? Esmaül Hüsna’nın kişi/insan üzerindeki etkisi...

Cenâb-ı Hakk’ın bâzı isim ve sıfatlarının kişideki tezâhürleri şöyledir:

ESMAÜL HÜSNA’NIN İNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Er-Rahmân ve er-Rahîm isimleri kalp ve bedene işaret eder. Kalp zikirle, beden de ibâdetle meşgul olursa, o kişiye merhamet edilir.

El-Melîk isminin ârifteki tezâhürü, zâhirî hükümdarları âciz bilip onların fânî saltanatına aldanmamak ve onlara iltifat etmemek, yalnızca Hakk’a ibâdet etmektir.

El-Kuddûs isminin tezâhürü, kişinin kalbini beşerî bağlardan temizlemesi, nefsin hevâ ve heveslerinden ve şeytanın vesvesesinden uzak durmasıdır. Bunun için de, her hâlükârda dînin emirlerini büyük bir vecd ile îfâ etmesidir.

El-Mü’min isminin tecellîsine mazhar olan kişi, mâsivâdan uzaklaşır, rûhundan bütün mahlûkâta rahmet taşırır, herkese emniyet telkîn eder, garipleri ve kimsesizleri muhâfaza eder.

El-Mütekebbir ismine mazhar olan kişi hiçliğe erer. Zîra dünyaya bedelsiz ve sermâyesiz olarak geldik, üzerimizdeki her şey, hattâ îmânımız bile Cenâb-ı Hakk’ın lûtfudur. Bu nîmetlerin mukâbili olarak kul, dünya ve âhiretin fânî nîmetlerine aldanmaz, sadece Hakk’a yönelir. Dâimâ hamd, şükür ve zikir hâlinde olur.

El-Hâlıkel-Bârî ve el-Musavvir isimlerinin tecellîsine mazhar olan kişi, yaratılmışlardan Yaratan’a intikal eder. Bütün mahlûkâtın yaratılışındaki ilâhî sanatı tefekkür eder.

Es-Settâr ve el-Ğaffâr isimlerinin tezâhürü, insanların ayıplarını örtmek, kusurlarını bağışlamak ve onlara nasihatte bulunmaktır.

El-Kahhâr isminin tezâhürü, nefs-i emmâreye karşı mücâdele etmektir. Zîra takvâ hayatı, nefse karşı sulhü olmayan bir cenktir.

Er-Rezzâk isminin tezâhürü, kişinin ihtiyacını Hak’tan başkasına açmaması, gündelik üzüntülere kapılmaması ve rızık endişesinden kurtulmasıdır.

El-Fettâh isminin tezâhürü, zâlimlerin zulmünü bertaraf edip mazlumlara yardım etmektir.

El-Alîm isminin tezâhürü, insanın zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsil etmesidir. İlim sâyesinde kişi takvâ sahibi olur ve neticede kendini günahlardan muhâfaza eder.

El-Bâsıt isminin tezâhürü, darlıkta sabır, ferahlıkta şükürdür.

El-Basîr isminin tezâhürü, kulun kendi ahvâlini, söz ve davranışlarını devamlı murâkabe ederek îmandan “ihsân”a ulaşmanın gayreti içinde bulunmasıdır.

El-Hakem isminin tezâhürü, kişinin Hakk’ın hükümlerini cân u gönülden kabûl edip ehl-i bâtıldan uzak durmasıdır.

El-Hafîz isminin tezâhürü, kişinin nefsin hevâsından, şehvet ve öfkeden kendini uzak tutmasıdır.

El-Hakîm isminin tezâhürü, mahlûkâtın yaratılış gâyesini görmek ve “…Rabbimiz, Sen bunu boş yere yaratmadın! Sen’i bütün noksanlıklardan tenzih ederiz! Bizi cehennem ateşinin azâbından koru!” (Âl-i İmrân, 191) diye tazarrû ve niyazda bulunmaktır.

El-Vedûd isminin sâlikteki tezâhürü, Allâh’ı ve dostlarını dost edinmektir. Muhabbeti Cenâb-ı Hakk’a ve O’nun sevdiklerine yöneltmektir.

El-Bâ‘is isminin tezâhürü, kulun âhirete hazırlanması ve ölü kalpleri irşadla diriltmeye gayret etmesidir. Allah’tan gâfil bir kalp, her ne kadar zâhiren yaşıyor gibi görünse de hakîkatte ölüdür. Kalpleri diriltmek de hak ve hakîkati yaşayıp tebliğ etmekle mümkündür.

El-Vâcid, el-Mâcid, es-Samed, el-Muahhir isimlerinin tezâhürü, kişinin kendisini muhtaç, âciz ve zayıf bilmesidir. Bütün izzet ve ikram Hak’tan; itaat, ibâdet ve duâ da yine Hakk’adır.

El-Müntakim isminin tecellîsi, büyük ve küçük cihâda devam etmektir.

El-Bedî‘ isminin tezâhürü, Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî kudret akışları ile sonsuz ve hârikulâde sanatını tefekkür etmektir.

El-Vâris isminin tezâhürü, hiçbir şeyi idâreciden ve hükümdardan bilmemek, her şeyin Allâh’ın kudretinde olduğunu fark etmektir.

Es-Sabûr isminin kuldaki tecellîsi, kişinin işlerinde sebat göstermesi; günahlardan sakınma, ibâdetlere devam etme ve musîbetlere tahammül hususunda sabırlı olmasıdır.

Kaynak: Mehmet Lütfi Arslan, Marifet Meclisleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ESMAÜL HÜSNA’NIN TECELLİ ETTİĞİ YERLER

Esmaül Hüsna’nın Tecelli Ettiği Yerler

“ALLAH’IN 99 İSMİNİ HIFZEDEN CENNETE GİRER” HADİSİ NE DEMEK İSTİYOR?

“Allah’ın 99 İsmini Hıfzeden Cennete Girer” Hadisi Ne Demek İstiyor?

HÂCE YAKUP ÇERHÎ HAZRETLERİ’NİN SOHBETİ

Hâce Yakup Çerhî Hazretleri’nin Sohbeti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.