En Kötü Hırsızlık Nedir?

Zekât, verilmesi gerekenin asgarîsidir. Zekâtı vermek, artı bir fazîlet sergilemekten ziyade, bir borcun îfâsıdır. Çünkü zekât, mü’minin malında, fakirin hakkıdır. O hakkı ödemeyen, gasp etmiş olur. Bu sebepledir ki, en kötü hırsızlık; zenginlerin, zekât vermemek sûretiyle fakirlerin malını çalmasıdır.

İşte bize nümûne olan ashâbın merhamet ve cömertlik manzaraları:

Ashâb-ı suffe; evi yurdu olmayan, maddî hiçbir imkânı bulunmayan bekâr, yoksul ve talebe sahâbîler idi. Fakat infak âyetleri nâzil olunca, onlar dağlardan odun taşıdılar, ellerine geçen üç-beş kuruşu Allah Rasûlü’ne takdim ettiler. «Bize zekât düşmez!» deyip kenara çekilmediler.

Ebû Zer -radıyallâhu anh- fakir bir sahâbî idi. Fahr-i Kâinât Efendimiz ona;

“−Yâ Ebâ Zer! Çorbana biraz daha su kat ve komşunu da gözet, nezâketle tevzî et.” buyurdu. (Müslim, Birr, 142)

Bu hususta misaller çoktur. Merhamet ve cömertlik de dînimizin emridir ve zâhirî farz olan zekâttan çok daha umumî ve geniştir.

YAPMAK ŞART MI? YAPMASAK OLMAZ MI?

Sâlih amellerin; farz, vâcib, sünnet gibi taksîmâtı fıkhî ve ilmî bir ihtiyaç olmakla birlikte, sahâbî efendilerimiz, Peygamber Efendimiz’in hayatını her ânıyla tatbik etme şevk ve iştiyâkı içinde yaşamışlar; «Yapmak şart mı? Yapmasak olmaz mı?» gibi suallerde hiç boğulmamışlardır. Dâimâ hayrâta koşmuşlardır.

EN KÖTÜ HIRSIZLIK

Velhâsıl;

Zekât, verilmesi gerekenin asgarîsidir. Zekâtı vermek, artı bir fazîlet sergilemekten ziyade, bir borcun îfâsıdır. Çünkü zekât, mü’minin malında, fakirin hakkıdır. O hakkı ödemeyen, gasp etmiş olur.

Rahmetli babam Musa Efendi -kuddise sirruhû-;

“En kötü hırsızlık; zenginlerin, zekât vermemek sûretiyle fakirlerin malını çalmasıdır.” derdi.

Zekâtı hakkıyla vermemek de, eksiltmek yoluyla fakirin hakkını gasp etmektir.

Hakkıyla verebilmek için zekâtı sağlam ve doğru hesap etmeli ve asgarî huduttan bir miktar fazla vermelidir.

Muhterem babam defterini açıp gösterirdi:

“‒Şu sayfa benim zekâtımdır, şu sayfa benim hayratımdır…”

İfşâ etmeden bu şekilde yazmalıyız ki, nefsimiz çok verdiğini zannetmesin. Yazılı olarak görsün ve Cenâb-ı Hakk’ın lütuflarıyla mukayese etsin. Kendini mîzân eylesin.

«Merhamet ve cömertlik» bahsinde Rabbimiz’in bizden istediği güzel ahlâkın ve hayrın kemâline ulaşabilmek için, zekâttan çok fazlası gerekir. Âyet-i kerîmede buyurulur:

لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ

“Sevdiklerinizden infâk etmedikçe asla «birr»e (hayrın kemâl noktasına) eremezsiniz!” (Âl-i İmrân, 92)

Cenâb-ı Hak, erişebilenlerden eylesin!..

Cenâb-ı Hak, nefsin açgözlülüğü ve cimriliğinden kurtulup felâha kavuşanlardan eylesin. Merhamet ve cömertliğin huzuru içinde bir hayat yaşayıp, iki cihanda Kerîm ve Rahîm olan Allâh’ın rahmet ve bereketine nâil olanlardan eylesin. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Mayıs Sayı: 147

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.