Ebu’d-Derdâ Hazretlerinden İbretlik Kıssa

Şam’da kadılık yapan Ebu’d-Derdâ Hazretleri'nin başından geçen ibretlik hadise...

Ebu’d-Derdâ Hazretleri, Şam’da kadılık yapıyordu. Bir gün şehri dolaşırken; halkın, kötü ve ağır sözlerle bir günahkâra hakaret ettiklerine şâhit oldu. Onlara sordu:

“–Siz kuyuya düşmüş bir adam görseniz, ne yaparsınız?”

Oradakiler;

“–İp sarkıtır, kurtarmaya çalışırız!” dediler.

Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh-;

“–O hâlde bu günah kuyusuna düşmüş adama niçin merhamet etmiyorsunuz?

Ona da bir saâdet ipi uzatıp içine düştüğü felâketten kurtarmaya baksanıza!” dedi.

Birisi sordu:

“–Allah Teâlâ, günahkârları cehennem ile tehdit ederken; siz bu günahkâra düşmanlık duymuyor musunuz?”

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in terbiyesinde yetişmiş bulunan güzîde sahâbî, bu suâle şöyle cevap verdi:

“–Evet düşmanlık duyuyorum; fakat ben onun şahsına değil, yaptığı çirkin fiillere düşmanım!

Günahı terk ettiğinde o yine benim din kardeşimdir.” (Bkz. Abdürrazzâk, XI, 180; Ebû Nuaym, Hilye, I, 225)

BİZDE SENİN İÇİN ONUN KALBİNİ YIKADIK

Bu tavsiyenin güzel bir tatbikatı şöyledir:

Nakledildiğine göre İbrahim bin Edhem Hazretleri; bir sarhoşun pis kokulu ve bulaşık ağzını yıkamış, bunu niçin yaptığını soranlara da;

“–Eğer yüce Allâh’ın adını zikretmek için yaratılan dil ve ağzı bulaşık olarak bırakırsam, hürmetsizlik olur…” demişti.

Adam ayıldığında ona;

“–Horasan zâhidi İbrahim bin Edhem senin ağzını yıkadı…” dediler.

Bu durumdan mahcup olan sarhoşun gönlü de uyandı ve;

“–Öyleyse ben de tevbe ettim…” dedi.

Böylece bir hidâyete vesile olan İbrahim bin Edhem Hazretleri’ne rüyasında Hak katından şöyle buyuruldu:

“–Sen bizim için onun ağzını yıkadın! Biz de senin için onun kalbini yıkadık!..”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2022 Ay: Mart, Sayı: 205

İslam ve İhsan

EBU'D DERDA (R.A.) KİMDİR?

Ebu'd Derda (r.a.) Kimdir?

İBRAHİM BİN ETHEM HAZRETLERİ KİMDİR?

İbrahim Bin Ethem Hazretleri Kimdir?

ŞAKÎK-İ BELHÎ İLE İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİ'NİN İRŞÂD SOHBETİ

Şakîk-i Belhî ile İbrahim Ethem Hazretleri'nin İrşâd Sohbeti

İBRAHİM ETHEM HAZRETLERİNE TAHTINI BIRAKTIRAN RÜYA

İbrahim Ethem Hazretlerine Tahtını Bıraktıran Rüya

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.