Düzenli Yapıldığında Kalp Krizi Riskini Azaltıyor

Akdeniz Üniversitesi Fizyoterapi Bölümü mezunu uzman fizyoterapist ve masöz Nazik İnnice, düzenli masaj alımının masa başı ya da ayakta çalışanlar için boyun ve bel fıtığı riskini en aza indirebileceğini söyledi. İnnice, sağlıklı bir hayat için kişilerin düzenli beslenme ve sporu hayat tarzı haline getirmeleri gerektiğini belirtti.

Nazik İnnice, dünyada çok yaygın olan ve Türkiye’de de aileler tarafından tercih edilmeye başlanan bebek ve çocuk masajının, sağlıklı bir vücuda sahip olmak için önemine dikkat çekti.

“DÜNYADA ÇOK FAZLA ÇEŞİTLİLİK VAR”

İnnice, 3 yıldır da Trakya'da masaj işlettiğini belirterek, “Masaj konusunda Dünya’da özellikle çok fazla çeşit var. Türkiye’de ise 5-6 çeşit ile sınırlı kalabiliyor. Bunlar arasında en önemlilerinden lenf drenajı, klasik masaj, bali masajı, tai masajı, aroma terapi ya da bölgesel masajlarımız, benim gibi sağlık personellerinin işlettiği salonlarda da genellikle medikal masajı çok yaygın olarak uygulamasını yapıyoruz” dedi.

“MASAJ 7'DEN 70'E HERKES İÇİN GEREKLİ”

İnnice, düzenli masaj almanın vücut metabolizmasını da hızlandırdığına değinerek, “Toplumumuz da masaj ihtiyacı olan bebekte var, gençte var, 60 yaşında bir beyefendi de var, 80 yaşında bir hanımefendi de var. O yüzden 7’den 70’e masaj herkes için gerekli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“HAYAT KALİTEMİZİ YÜKSELTMELİYİZ”

Sağlıklı bir hayat için düzenli beslenme, düzenli spor ve kişinin vücudunu iyi tanıması gerektiğine vurgu yapan İnnice, “15-16 yıl masa başı ya da ayakta çalışmış bir insanın şu anda boyun fıtığı ve bel fıtığı olmama ihtimali neredeyse sıfırlarda. Çünkü toplumumuz genel olarak spor yapmıyor, kendine bakmıyor, iyi beslenmiyor. Ve vücut otomatikman ufak tefek böyle tepkiler vermesi çok normal. O yüzden 40-50 yaşına geldikten sonra boyun veya bel fıtığı oluyor insanlarımız.

Sonrasında uzman doktorlara ve bizlere başvuruyorlar. Evet geç kalınmış değil, belirli bir yaştan sonra da spora başlanmalı, düzenli masaj alınmalı ve hayat kalitemizi yükseltmeliyiz” diye konuştu.

 

Kaynak: İHA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.