Dünya ve Âhiret Saadeti Sağlayan Dört Husus

Dört hususiyet vardır ki dünya ve ahiret saadetini sağlar: Tevekkül, tefviz, sabır ve rızâdır. 

Kazaya rızâ saadetin başı ve kök ibadettir. Rızâ ve kanaat mutluluğun sermayesidir. İslâmiyet’ in gayesi Allah rızasını kazanmaktır. Her türlü zenginlik kanaat ve rızada. Her razı olan rahat ve huzur içindedir. Rıza gibi zenginlik olmaz. Razı olan üzüntü çekmez, kazaya razı olan, can sağlığı ve gönül hoşluğunu bulmuştur. Kazaya razı olan, kimseye yalvarmaz ve Allah Teâlâ’nın huzurundan bir an ayrılmaz.

Rızâ odur ki, Cenab-ı Hak’dan ne bir nimet isteyesin ne de azabından şikâyet edesin. Kısmetine razı olan hiçbir şeye üzülmez. Teslimiyet ve rızâ ne güzel huydur. Kazaya razı olan Mevlâsını bulur. Teslim gibi rızâ olmaz. Rızâ gibi safâ olmaz.

Gerçek rızâ:

  1. Kulun, Allah’ım bana verirsen kabul ederim,
  2. Kulun, Allah’ım benden alırsan sevinirim,
  3. Kulun, Allah’ım beni çağırırsan gelirim, demesidir.

Bu üç özellik kimde varsa âriflerdendir.

  • Yani: Her şeyden Hakk’a kaçmak,
  • Yani: Her şeyde Allah’la beraber olmak,
  • Yani: Her şeyde Allah’ın rızâsını dilemek.

Rızâ odur ki, nimetten sevindiğin kadar, musibetten üzülmemendir. Âriflerin, velîlerin ahlâkı kazaya rızâ göstermek ve Allah’ı sevmektir.

Rızâ amellerin en faziletlisi ve ahlâkın en güzelidir.

Tevekkül: Allah’a güvenmek

Teslim: Allah’ın emrine boyun eğmek

Tefviz: İşi ona havale etmek

Rızâ: Nefse iyi ve kötü her ne gelirse ondan çekinmeyip memnun olmaktır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.