Dünya Müslüman Alimler Birliğinden "Kutsalların Korunması"nda Cuma Hutbesi Çağrısı

Dünya Müslüman Alimler Birliği, bu hafta cuma hutbelerinde İsveç'te bir cami önünde Kur'an-ı Kerim yakılmasının kınanması ve Mescid-i Aksa başta olmak üzere Filistin'deki kutsalların korunması konularından bahsedilmesi çağrısı yaptı.

Dünya Müslüman Alimler Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada, Stockholm'de Kurban Bayramı'nın birinci günü, Stockholm Camisi önünde polis koruması altında Kur'an-ı Kerim yakıldığı hatırlatılarak, "Bu nefret dolu, kışkırtıcı ve suç teşkil eden eylem, tüm değerlere, ahlaka, dini kutsallara saygı ve hoşgörü gösterme ilkesine aykırıdır." ifadelerine yer verildi.

Aynı zamanda "işgalcilerin" de Filistin'deki bazı camilerde Kur'an-ı Kerim yırttığı ve Müslümanların ilk kıblesine saygısızlık ettiğine işaret edilen açıklamada, daha önce de hakaret içeren karikatürlerin de yayınlandığı ancak hükümetlerin ve halkların etkili bir tepki göstermediği kaydedildi.

"KUTSALLARIN KORUNMASI" ÇAĞRISI

Bunların karşısında alimlere bilinç oluşturma, tebliğ ve İslam'ın kutsallarını koruma rolünün düştüğü belirtilen açıklamada, "Tüm Müslüman alimleri 7 Temmuz'a tekabül eden cuma hutbesinde İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılmasını kınama ve Mescid-i Aksa ve Filistin'deki kutsallarımızı koruma konularından bahsetmeye çağırıyoruz." denildi.

Açıklamada, cuma hutbelerinin bu menfur fiilleri ve suçları kınamaya, Müslümanların kutsallarını hedef alan her türlü eylemi reddetmeye, Kur'an-ı Kerim'in tüm Müslümanların hayatındaki öneminin anlatılmasına ayrılması gerektiği ifade edildi.

Müslümanların dinlerine ve ilk kıblelerine karşı görevleri konusunda bilinçlendirilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, Müslüman ülkelere bu tür suçları işleyenlere karşı diplomatik ve ekonomik boykota yönelik pratik önlemler alma çağrısı yapıldı.

Müslüman ülkelerin hükümetlerine insan hakları örgütleriyle işbirliği içinde dinlere hakareti suç sayan bir yasa çıkarmaya davet edildiği açıklamada, sonrasında söz konusu yasayı dine yönelik saldırının uluslararası barış ve güvenliği ihlal etmesi sebebiyle Birleşmiş Milletlere sunmaları gerektiği kaydedildi.

Açıklamada, Müslüman azınlıklara da konuyla ilgili "barışçıl ve medeni bir şekilde" hareket etmeleri, gösteriler yapmaları ve yargıya başvurmaları çağrısı yapıldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.