Duanın Aile Fertleri Üzerinde Etkisi

Dua etmenin aile fertleri üzerinde etkisi var mıdır? Aile fertleri için yapılacak dualar kabul olur mu? Dua etmenin aile bireyleri üzerindeki etkisi.

Dua, mü’minin Rabbi ile irtibat kurma halidir. Kul istekte bulunur, Rabbi uygun bulursa o anda veya sonraki bir tarihte cevap verir, kimi zaman da cevap âhirete kalır. Doğrudan âhirete yönelik olan duaların sonucu da âhirette görülür.

Kur’ân-ı Kerîm’de aile fertlerinin birbirine yaptıkları dualara ait çeşitli örnekler bulunur. Burada birkaç tanesini vereceğiz. Geçmiş günahlarına tevbe ederek, yeni bir îman ve azimle Allah yoluna yönelenlerin şu şekilde dua edebilecekleri belirtilir:

“Onlar: Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! derler.” [1]

HZ İBRAHİM’İN (A.S.) EŞİ VE OĞLU İÇİN YAPTIĞI DUA

İbrahim (a.s.), Hz. Hacer’i ve İsmail’i, o devirde kimsenin yaşamadığı ıssız bir yer olan Hicaz’da bırakırken şu duayı yapmıştı:

“Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir bölümünü senin Beyt-i Haram’ının yanında, tarım yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. İnsanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve meyvelerden bunlara rızık ver, umulur ki nimetlere şükrederler.”[2]

“Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı sürekli kılanlardan eyle, ey Rabbimiz! Duamı kabul et. Ey Rabbimiz! Hesap olunacağı gün beni, ana - babamı ve mü’minleri bağışla.” [3] İbrahim’in (a.s.) başka bir duası da şöyledir:

“Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et. Şüphesiz ki, sen tevbeleri çok kabul eden, çok merhametli olansın!” [4]

LOKMAN ALEYHİSSELAM’IN OĞLUNA VERDİĞİ ÖĞÜTLER

Lokman (a.s.)’ın oğluna yaptığı öğütler de mürşid ve eğitimciler için her devirde önemini koruyan, altın değerinde öğütlerdir. Kendi adını taşıyan sûrede açıklanan bu öğütlerden bazıları şunlardır:

“Bir zamanlar Lokman (a.s.) oğluna öğüt vererek şöyle demişti: Yavrucuğum! Allâh’a ortak koşma! Doğrusu şirk büyük bir zulümdür.”[5]

“Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa yine de Allah onu (senin karşına) çıkarır. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve herşeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namaz kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeğe çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar azmedilmeye değer işlerdir. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt. Unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” [6]

LUT ALEYHİSSELAM’IN EŞİ VE OĞLU İÇİN YAPTIĞI DUANIN GERİ ÇEVRİLMESİNİN SEBEBİ

Ancak hak dinden yüz çeviren ya da ilâhî mesaja kalbi kapalı bulunan kişi için yapılacak duanın da bir yararı olmayabilir. Nitekim birtakım peygamberlerin en yakınları için bazı duaların geri çevrildiği Kur’ân’da bildirilmektedir. Nûh (a.s.)’ın oğlu ve Lût (a.s.)’ın eşi için yaptıkları dualar buna örnek verilebilir. Hz. Nûh’un oğlu için; “Ey Nûh! O, senin ailenden değildir, çünkü kötü bir iş işlemiştir. Öyleyse hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme!”[7] buyurulmuş ve oğlu yükselen sularda boğulmuştur. Hz. Lût’un eşi de, eşcinsellerle mücadelesinde kocasına yardımcı olmamış ve Lût (a.s.) îman edenlerle birlikte kasabayı terk ederken o geride kalmış ve Sedom halkı ile birlikte helâk olmuştur.[8]

Hz. Peygamber (s.a.v.) çok sevdiği ve iyiliklerini gördüğü Amcası Ebû Talîb’in İslâm’a girmesini arzu etmiş ve onun ölümüne yaklaştığı bir sırada “şehadet kelimesini” söylemesini, böylece kıyamet günü yardım etmesinin mümkün olabileceğini bildirmişse de, Ebû Talîb; “Kureyş kadınları; ölümden korktu da Ebû Talîb îman etti” diye, alay ederler korkusu ile bu teklifi de reddetmişti. Bunun üzerine şu âyet inmiştir:

(Resûlüm!): Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Bunun aksine, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi o bilir.”[9]

Sonuç olarak mü’min, aile fertlerinin iffet, salâh ve fazilet sahibi olmaları için gerekli eğitim, terbiye ve irşad yollarına başvurma yanında, sonucu Yüce Allah’tan istemelidir. Çünkü kişi önce kendisini, sonra aile fertlerini cehennem ateşinden korumakla yükümlüdür.[10] Nitekim Enes b. Mâlik’i (ö.91/717) annesi Hz. Peygamber’in hizmetine verirken, dua etmesini istemiş ve Allah elçisi şöyle dua etmiştir: “Allahım! Enes’in malını çoğalt, ona çok çocuk ihsan et ve vereceğin şeyleri ona mübarek kıl.”[11]

Dipnotlar:

[1] Furkan, 25/74. [2] İbrahim, 14/37. [3] İbrahim, 14/40, 41. [4] Bakara, 2/128. [5] Lokman, 31/13. [6] Lokman, 31/16-19. [7] Hûd, 11/46, bk. 42, 43 ve 45. âyetler. [8] bk. Şuarâ, 25/169; Hicr, 15/58-60; Hûd, 11/81; Neml, 27/57-59; Ahmet Özgen, «Lût» mad. Ş.İ.A. İst. 1991, IV, 31. [9] Kasas, 28/56. [10] bk. Tahrîm, 66/6. [11] Kurtubî, age IV 47.

Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HAZRET-İ LOKMAN'IN OĞLUNA ÖĞÜTLERİ

Hazret-i Lokman'ın Oğluna Öğütleri

ANNE DUASI İLE GELEN BEREKET

Anne Duası ile Gelen Bereket

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.