Cömertlik Hikayeleri

Peygamberlerin hayatından cömertlik ile ilgili kısa hikayeler.

Nefsinden ferâgat edip îsâr ile verilen bir dirhem, böyle olmayan yüz binlerce dirhemlik sadakadan daha üstündür.

Hadîs-i şerîf ne güzel îzah eder:

Bir gün Efendimiz:

“–Bir dirhem, yüz bin dirhemi geçmiştir.” buyurmuşlardı.

Ashâb-ı kirâm:

“–Bu nasıl olur?” diye sorduklarında, Efendimiz şu cevâbı verdi.

“–Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan en iyisini (yani malının yarısını) infâk etti. Diğeri (ise hayli zengin biriydi. O da) malının yanına varıp, malından yüz bin dirhem çıkardı ve onu infâk etti.” (Nesâî, Zekât, 49)

HAKÎKÎ CÖMERTLİK

Demek ki infâk edilen malın miktarından çok, infâk eden kimsenin fedâkârlık derecesi mühimdir. Buna göre hakîkî zenginlik, mal çokluğu değil gönül tokluğudur. Hakîkî cömertlik de imkânlarını zorlayarak fedâkârâne infakta bulunmaktır.

Sehl bin Abdullah et-Tüsterî anlatıyor:

Hazret-i Mûsâ (s.a.) Allah Teâlâ’ya:

“–Yâ Rab! Bana Muhammed ile ümmetinden bâzılarının cennetteki mevkîlerini göster!” diye niyaz eder.

Hak Teâlâ’dan şöyle bir hitap gelir:

“–Ey Mûsâ! Sen buna güç yetiremezsin. Fakat Ben onların büyük derecelerinden birini sana göstereyim. Bu derece ile O’nu, senden ve bütün mahlûkattan üstün kıldım.”

MELEKÛT ÂLEMİNİN KAPISI

Daha sonra melekût âleminden kendisine bir kapı açılır. O’nun makâmının nûrunu ve Allah ile olan yakınlığını görünce, nerede ise kendinden geçer. Bunun üzerine Hazret-i Mûsâ, O’nun nasıl bu dereceye yükseldiğini sorar.

Allah Teâlâ:

“–O’na verdiğim yüksek bir ahlâk sâyesinde.” buyurur.

Hazret-i Mûsâ bu ahlâkın ne olduğunu sorunca da Cenâb-ı Hak:

“–Îsar, yani başkasının ihtiyacını kendi ihtiyacına tercih etmektir. Bu ahlâk ile kim Bana gelirse, Ben onu hesaba çekmekten hayâ eder ve onu cennette nereyi isterse orada iskân ederim!” buyurur. (İhyâ, III, 570-571)

Elbette böyle zirvelere ulaşabilmek herkesin kârı değildir. Ancak o ufka ne kadar yaklaşabilirsek o kadar değerli nasipler elde edeceğimiz muhakkaktır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erakam Yayınları

İslam ve İhsan

CÖMERTLİK NEDİR? CÖMERT İNSANIN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Cömertlik Nedir? Cömert İnsanın Özellikleri Nelerdir?

CÖMERTLİK İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Cömertlik ile İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.