Cennete Ulaştıracak Yolun 6 İşareti

Şebnem Dergisi Yazarı Merve Güleç, Dergi'nin Mayıs sayısında bir müslümanı cennete ulaştıracak yolun 6 işaretini okurlarıyla paylaşıyor.

ALLAH DEDİKTEN SONRA ÖTESİNİ BIRAKMAYIN!

Dünya hayatı, bir imtihan yeri… Dünya hayatı, sonu âhiretle neticelenen yollar bütünü… Bu âhirete giden yolculukta, kişinin yaşayışı belirler sonunu… Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Şüphesiz, «Rabbimiz Allah’tır!» deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: «Korkmayın, üzülmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!» derler.” (Fussilet, 30)

CENNETE ULAŞTIRACAK YOLUN 6 İŞARETİ

Bu yolun yolcularına rehberler sunmuştur, Hak Teâlâ… Bizim rehberimiz, Cânımız, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-; sünnet-i seniyyeleri, îkaz ve tavsiyeleriyle, Rabbimizin kitabına ilâveten her daim yol göstericimiz olmuştur. O İki Cihan Seyyidi; bir ucu cennete varacak yolun işaret taşlarını ümmetine şöyle haber vermiştir:

1- Cennet ve cehennemin, insanların tercihlerine bağlı ve eşit mesafede olduğunu bildirir: “Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.(Buhârî, Rikâk, 29)

2- Cennetin kapısı, abdestle aralanır: “Sizden biriniz güzelce abdest alır (onu tastamam yapar), sonra da: «Eşhedü en lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke leh. Ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh» derse, o kimseye cennetin sekiz kapısı açılır. O da dilediği kapıdan girer.” (Müslim, Tahâret 17. Ayrıca bkz. Ebû Dâvud, Tahâret 65; Tirmizî, Tahâret, 41; İbn-i Mâce, Tahâret, 60)

3- Cennet yolu, ibadetleri vaktinde ve yerli yerince yapmaktan geçer: “Allah’tan korkunuz. Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekâtını veriniz. Yöneticilerinize itaat ediniz! (Bu takdirde doğruca) Rabbinizin cennetine girersiniz.(Tirmizî, Cum’a, 80)

4- Cennet güzel ahlâk sahiplerine daha yakındır: “Haklı bile olsa, çekişip didişmeyen kimseye cennetin kenarında bir köşk verileceğine ben kefilim. Şakadan bile olsa yalan söylemeyen kimseye cennetin ortasında bir köşk verileceğine kefîlim. İyi huylu kimseye de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 7; Ayrıca bkz. Tirmizî, Birr 58; İbn-i Mâce, Mukaddime 7)

5- Cennet yolu, mü’min kardeşini sevmekten ve insanlarla iyi geçinmekten geçer: “Ey insanlar! Birbirinize selâm veriniz, yemek yediriniz. İnsanlar uyurken geceleyin namaz kılınız. Böyle yaparsanız selâmetle cennete girersiniz.” (Tirmizî, Et`ime, 45. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, İkâmet, 174)

“Ben ve yetimi himâye eden kimse, cennette şöylece beraber bulunacağız.” buyurdu ve işaret parmağıyla orta parmağını, aralarını biraz aralayarak gösterdi. (Buhârî, Talâk, 25, Edeb 24. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Edeb, 123; Tirmizî, Birr, 14)

“Kocasını memnun ederek ölen kadın, cennetliktir.” (Tirmizî, Radâ’10. Ayrıca bkz: İbn-i Mâce, Nikâh, 4)

“Bir insan, bir hastanın hâlini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyaret ederse, ona bir melek şöyle seslenir: «Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!»” (Tirmizî, Birr, 64; İbn-i Mâce, Cenâiz, 2)

“Yol üstünde müslümanları rahatsız eden bir ağacı kesen bir kişiyi cennet nîmetleri içinde yüzer gördüm.” (Müslim, Birr, 129)

6- Son söz, cennet kokmalıdır: “Kimin son sözü, «Allah’tan başka ilâh yoktur. (Lâ ilâhe illallah)» cümlesi olursa, o kişi cennete girer.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 15-16; Hâkim, el-Müstedrek, I, 351)

Cenâb-ı Hak, “Bana kulluk edin, doğru yol budur!” (Yâsîn, 61) buyurur. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de yaşayışı ve hadîs-i şerîfleri ile bu kulluğun nasıl olacağını bizlere gösteriyor.

Rabbimiz bizlere gönderdiği rehberlere hakkıyla uyabilmeyi ve cennete giden yolda, “sırât-ı müstakîm” üzere yaşamayı cümlemize nasîb etsin! Âmîn!..

Kaynak: Merve GÜLEÇ / Şebnem Dergisi, Sayı:123

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • ALLAH 'tan başka ilah yoktur Lailahe ilalah muhammed'in resululah

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.