Cefakâr Annenin Engelli Oğluna Büyük Desteği

Kırklareli'nde yaşayan 55 yaşındaki İsminaz Beğen, üç yıldır devlet hastanesinde hizmetli olarak çalışan zihinsel engelli oğluyla işe gidiyor, oğlunu iş yerinde de yalnız bırakmıyor.

Üç yıl önce engelli kadrosundan Kırklareli Devlet Hastanesinde hizmetli olarak göreve başlayan 24 yaşındaki İbrahim Beğen, annesi İsminaz Beğen ile hastanenin temizliğini yapıyor.

Sabahın erken saatinde Pınar Mahallesi'ndeki evlerinden yaya olarak yola çıkan anne-oğul, 30 dakika yürüdükten sonra hastaneye ulaşıyor.

Hastanenin ve bahçesinin temizliğini özenle yapan İsminaz Beğen ve oğlu İbrahim'i, hastane yönetimi de takdir ediyor.

OĞLUMU BUGÜNE KADAR HİÇ YALNIZ BIRAKMADIM

Anne Beğen, Sakarya'da yaşadıklarını ancak üç yıl önce oğlunun devlet memuru olması dolayısıyla Kırklareli'ne yerleştiklerini söyledi.

Sedef hastalığıyla mücadele etmesine rağmen engelli oğlunu bir an olsun yalnız bırakmadığını belirten Beğen, şunları anlattı:

"Hastanenin temizliğini oğlumla severek yapıyorum. Çocuğumla sabah işe geliyorum. Ona burada yardım ediyorum. Bahçeyi topluyorum, çöpleri atıyorum. Hastanenin içini topluyor ve temizliyoruz. Sabah geliyoruz ve akşam iş bitine kadar çalışıyoruz. Beraber geliyoruz, beraber dönüyoruz. Bir maaşla geçiniyoruz. Kira, elektrik, su faturalarını ödüyoruz. İbrahim'i yalnız bırakamıyorum. Zaten benden ayrılamaz, benden ayrı iş yapamaz. Herkes gibi evde rahat etmek istiyorum, evde oturayım durayım ama olmuyor. Mecburen İbrahim'in yanına geliyorum. Oğlumu bugüne kadar hiç yalnız bırakmadım, bugünden sonra da bırakmayacağım."

ANNELER BİZİM BAŞ TACIMIZDIR

Zihinsel engelli İbrahim Beğen ise annesinin yaşına rağmen kendisine yardım etmesinden üzüntü duyduğunu söyledi.

Annesinin üç yıldır kendisini işe hiç yalnız göndermediğini aktaran Beğen, "Anneler bizim baş tacımızdır. Annem beni hiçbir zaman yalnız bırakmıyor. Annemi çok seviyorum" ifadelerini kullandı.

Yüzde 51 engelli raporu bulunduğunu dile getiren Beğen, tüm zorluklara rağmen görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştığını kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.