'çanakkale Geçilmez' Destanının Yazıldığı Topraklarda Ecdada Dua

Gelibolu Yarımadası'na gelen ziyaretçiler, Çanakkale Deniz Zaferi'nde bombalara, süngülere, kurşunlara göğüs gererek kahramanlık hikayeleri yazdıran şehitleri anıyor.

Gelibolu Yarımadası'na gelen ziyaretçiler, Çanakkale Deniz Zaferi'nde bombalara, süngülere, kurşunlara göğüs gererek kahramanlık hikayeleri yazdıran şehitleri anıyor.

Vatan ve millet sevgisinin sembolleştiği, ülkenin her köşesinden gelen gençlerin kutsal saydığı değerler için canını feda ederek destan yazdığı yarımadadaki şehitliklerde, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 105'inci yılı yoğunluğu yaşanıyor.

Öğrenci grupları ve belediyelerin düzenlediği gezilerin yanı sıra kendi imkanlarıyla bölgeye gelenler, ecdadın mezarları başında dua ediyor. Minnet duygularıyla anıtları gezen ziyaretçiler, atalarını yad ederek o kahramanların torunları olmakla gururlanıyor.

Ziyaretçiler, zaman zaman kendi memleketinden, bazen ise kendi soyadlarından şehitlerin mezarlığına da rastlayıp duygulanıyorlar.

"BİZ BU ZAMANLARA ONLARIN SAYESİNDE GELDİK"

Ziyaretçilerden Ali Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir'den buraya ilk kez geldiğini söyledi.

Televizyonda sürekli törenleri ve bölgeyi görünce heyecanlandığını belirten Keskin, şöyle konuştu:

"Hep öyle gördüğümde bağrımda bir duygu hissediyordum. Allah nasip etti evlendim ve çocuklarım oldu. Onları da alıp geldim. Koronavirüs falan var diyorlar. Hiç önemli değil. Buraya geldiğimde tüylerim diken diken oldu. Çocuklarıma da bildiğim kadarıyla anlatıyorum. Burayı görmeden ölecektim belki de. Hep içimde kalacaktı. Belki benim de dedelerim var burada. Onları gördüğümüz zaman daha çok duygulanıyoruz. Biz bu zamanlara onların sayesinde geldik. İnşallah bir daha böyle bir şey görmeyiz."

"BURASI GEZ GEZ BİTMİYOR"

Denizli'den gelip ilk kez şehitlik ve anıtları ziyaret eden Hakkı Çavuş da büyük heyecan yaşadığını anlattı.

Çavuş, "Burası gez gez bitmiyor. Gezerken duygusal anlar yaşıyoruz. Atalarımız burada bizler için, vatanı emanet etmek için şehit düşmüş. Onlara bol bol dua ediyoruz. Niyetimiz hep vardı ama nasip olmuyordu. Yeğenlerimi de alıp geldim ve mutluyum." ifadelerini kullandı.

İzmirli ziyaretçilerden Cem Ersan ise ilk defa bölgeye gelerek Şehitler Abidesi'ni ailesiyle ziyaret ettiğini ve duygusal anlar yaşadığını dile getirdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.