Bu Âhir Zamanda Özellikle İki Şeye Dikkat Etmeliyiz

Yaşadığımız bu ahir zamanda dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir? Kalpteki tevhîd nûrunu muhafaza edebilmenin yolu nereden geçiyor?

Hüdâyî Hazretleri buyurur:

Yaban yerlere bakma
Cânın odlara yakma
Her gördüğüne akma
Tevhîde gel tevhîde

Bu âhir zamanda bilhassa gözümüze ve gönlümüze çok dikkat etmeliyiz. Zira nefsânî vitrinler ve şeytânî ekranlar her yanı sarmış durumda. Bazı cadde ve sokakların, internetin yanlış adreslerinin ve televizyonun menfî programlarının manzaraları, âdeta ruhlara zehir saçıyor. Göz görüyor; lâkin onun gaflet ve kasvetinin cefâsını kalp çekiyor.

Bu itibarla gözü ve gönlü haramlardan korumak, kalpteki tevhîd nûrunu muhafaza edebilmek için de elzemdir.

Bir bardaktaki saf ve berrak suya bir damla necâset düşse, o suyun bütün lezzeti kaçar, sâfiyeti bozulur. Bunun gibi gözü haram görüntülerden korumak, kalbî hayatın sıhhati için son derece mühimdir.

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Harama bakış, iblisin zehirli oklarından bir oktur. Her kim Allah korkusu sebebiyle onu terk ederse, Yüce Allah, bu davranışına karşılık ona, kalbinde tadını hissedeceği bir îman (lezzeti) bahşeder.” (Hâkim, IV, 349/7875; Heysemî, VIII, 63)

Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-’a hitâben şöyle buyurmuştur:

“Ey Ali, âniden bir haramı gördüğünde dönüp tekrar bakma! Zira ilk bakış, senin (için affedilmiş)tir, ancak ikinci bakış aleyhinedir (günahtır).” (Ebû Dâvûd, Nikâh, 42-43/2149; Tirmizî, Edeb, 28/2777)

Yani bakılması haram bir şeye gayr-i irâdî gözümüz ilişirse bu ilk bakış mâzur görülür, fakat bakışı devam ettirmek haramdır.

Buna bir misal kabîlinden zikretmek gerekirse, meselâ her arabada bir plaka vardır. Lâkin insanlar yoldan geçen arabaları gördüklerinde, onların plakalarını okumak için nazarlarını derinleştirmezler.

İşte bunun gibi bizler de, haramların câzibelerine karşı takvâ zırhına bürünmeli, gayr-i irâdî gözümüze çarpan haramlardan da sakınarak, iç dünyamızın huzur ve sâfiyetini korumalı, gönül tahtımızı her dâim temiz tutmaya gayret göstermeliyiz.

Cenâb-ı Hak, bütün hâl ve davranışlarımızı rızâsıyla teʼlif eylesin. Ömrümüzün her safhasını İslâmʼın hayat veren ölçüleriyle tezyîn edebilmeye, cümlemizi lûtf u keremiyle muvaffak kılsın. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2021 – Aralık, Sayı: 430

İslam ve İhsan

AHİR ZAMAN FİTNELERİ NELERDİR?

Ahir Zaman Fitneleri Nelerdir?

AHİR ZAMAN MÜSLÜMANLARININ ZAAFI

Ahir Zaman Müslümanlarının Zaafı

AHİR ZAMAN NEDİR? AHİR ZAMANDA MIYIZ?

Ahir Zaman Nedir? Ahir Zamanda Mıyız?

ÂHİR ZAMAN MÜSLÜMANLARINA NASİHATLER

Âhir Zaman Müslümanlarına Nasihatler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.