
Bakara Suresi 111. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 111. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 111. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 111. Ayetinin Arapçası:
وَقَالُوا لَنْ يَدْخُلَ الْجَنَّةَ اِلَّا مَنْ كَانَ هُودًا اَوْ نَصَارٰىۜ تِلْكَ اَمَانِيُّهُمْۜ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
Bakara Suresi 111. Ayetinin Meali (Anlamı):
Ehl-i kitap: “Yahudi veya hıristiyanlardan başkası asla cennete giremeyecek” dediler. Bu, onların boş kuruntularıdır. Onlara de ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, delilinizi getirin.”
Bakara Suresi 111. Ayetinin Tefsiri:
Âyetin,
şöyle bir hâdise üzerine indiği rivayet edilmektedir: Hıristiyan Necran heyeti,
Resûlullah’ın meclisinde yahudilerle bir araya gelmişler ve cennete girip
girmeme konusunda birbirleriyle tartışmışlardı. Yahudiler Necranlılar’a:
“Cennete ancak yahudiler girecek” derken, Necranlılar da: “Cennete ancak hıristiyanlar
girecek” demişlerdi. (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, I, 206)
Ayetteki
هُودًا (hûden) اَلهَائِدُ(hâid)
kelimesinin çoğulu olup, “tevbe edenler” demektir. Bu isim, yahudilerden
buzağıya ibâdeti terkedenler için kullanılmıştır. Şerîatleri neshedildikten
sonra da kendileri için özel isim olarak kalmıştır. اَلنَّصَارٰي
(nasârâ), yardımcı anlamına gelen اَلنَّصْرَانُ
(nasrân)ın çoğuludur.
اَلأمَان۪ي (emânî), ümniye kelimesinin çoğuludur. اَلأمْنِيَةُ (ümniyetü) ise, arzu edilen şey, delile dayanmayan söz,
aldanma ve sapıklık mânalarına gelir. Çoğul gelmesinin hikmeti şudur: Ehl-i kitabın asılsız arzuları tek değildir.
Önceki ayetlerde de geçtiği üzere mü’minlere Rablerinden bir iyilik
gelmeyeceğini ve mü’minleri tekrar küfre döndürebileceklerini sanmışlar; burada
da belirtildiği üzere kendilerinden başka hiç kimsenin cennete giremeyeceğini
söylemişlerdir. Onlar, sadece bir temenni ve kuruntudan ibaret olan bu
düşüncelerini gerçek sanmışlardır. Bunlar, ispatlanması gereken asılsız bir iddiadan
ibarettir. Şu bir gerçek ki, yalnızca boş bir düşünce, mesnetsiz bir temenni ve
hayalle bir yere varılamaz. Delilsiz, ispatsız, belgesiz ve kuru laflarla, sırf
gönülleri öyle arzu ediyor diye bir iddia kabule şayan olamaz. Böyle bir
kuruntuyla iman ve ihsânın feyzine nâil olunamayacağı gibi, Allah katında bir
mükâfata da erişilemez.
Resûl-i
Ekrem (s.a.s.), akıllı ile ahmağı tarif buyururken bu hususa şöyle dikkat çeker:
“Asıl zeki ve anlayışlı, kendini kontrol eden ve ölümden sonrası için
çalışan kimsedir. Aciz ve ahmak ise, kendini kötü arzularının peşinde
sürükleyen ve buna rağmen Allah’tan boş temennilerde bulunandır.” (Tirmizî,
Kıyamet 25)
Bu
sebeple, Allah Teâlâ onlardan kendilerinin haklı olduğunu gösterecek kesin bir
delil getirmelerini istemektedir. Peşinden de cennete girmeye hak kazanacak
kişilerin nasıl bir keyfiyette ve hangi vasıfta olmaları gerektiğini haber
vermektedir:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 111. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR