Ayetlerle İnfak Ederken Dikkat Edilmesi Gereken 5 Şey

Kuran'da infak nasıl tanımlanıyor? İnfak etmenin fazileti ve önemi nedir? Ayetlerle infak ederken dikkat edilmesi gereken 5 şey...

Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak maksadıyla kişinin kendi malından harcama yapması, muhtaçlara aynî ve nakdî yardımda bulunmasına “infak” denir. Farz olan zekât ve gönüllü olarak yapılan her türlü hayır, infaka dâhildir. Kurân’da bir de “Allah yolunda infâk”tan bahsedilir. Bu öncelikle cihâd için yapılan harcamaları ifade eder. Aynı zamanda Allah’a itaat ve ibadet niyeti taşıyan, İslâm’a ve müslümanlara yardım ve fayda sağlayan her türlü harcama da Allah yolunda infak sayılmıştır.[1]

İnsanın tabiatında cimrilik sıfatı gâliptir.[2] Onu kırıp da infakta bulunması oldukça zordur. Bu sebeple köle âzâd etmek, kıtlık vakti bir yetimi veya aç ve açıkta kalmış bir yoksulu doyurmak, bu tür hayırlar için infakta bulunmak sarp yokuşu aşmak olarak değerlendirilmiştir.[3] Nefsini ıslah ederek bu cimrilikten korunan ve sarp yokuşu aşabilen kişi kurtulur ve cömertlik vasfını kazanır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“O halde gücünüz yettiğince Allah’a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (et-Teğâbun 64/16)

İnsanın sahip olduğu mal ve mülkün asıl sahibi Allah Teâlâ’dır. O’nun emanet olarak verdiği bu nimetlerden yine O’nun kullarına infakta bulunmak gerekir.[4] Yüce Rabbimiz, zengin müslümanların mallarında yardım isteyenlerin ve yoksulların hakları bulunduğunu bildirir.[5] Bu sebeple imkânı olan mü’minler, bir özür sebebiyle çalışamayan veya kazancı ihtiyaçlarına yetmeyen kimselere infak etmelidirler.

Allah’ın kendisine lütfettiği nimetleri Müslüman kardeşleriyle paylaşabilmek, mü’minin önemli bir vasfıdır.[6] Gerçekten iman eden takvâ sahibi kimseler infak ederler. Bunların iman ve namazdan sonra en mühim vasıfları, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği şeylerden infak etmeleridir.[7] İbrahim (a.s) gibi kerîm insanların güzel hasletlerinden biri de gönülden infak/ikram edebilmek[8] ve diğergam olmaktır. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:

“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Âl-i İmrân 3/92)

İnfak, ölmeden evvel daha dünyada iken ve imkân elde iken yapılmalıdır.[9] Bir Müslüman her durumda infak etmelidir. Zira Rabbimiz gizli-açık, gece-gündüz, bollukta-darlıkta hâsılı her durumda infak etmemizi istemektedir.[10] Ancak infakta da ölçülü olmak, dâimâ dengeyi korumak gerekir.[11]

Toplumdaki fakirleri bulup ihtiyaçlarını gidermek müslümanların bir sorumluluğudur.[12] İnfak ederken yakınları, yetimleri ve kimsesizleri öncelikle koruyup gözetmelidir.[13]

İnfak hem geçici olan dünya hayatına hem de sonsuz hayata bir yatırımdır.[14] Şunu da unutmamak lâzımdır ki infak edilen mal hiçbir zaman eksilmez, bilakis bereketlenir.[15] İnfak eden mü’min bunun karşılığını daha fazlasıyla elde eder.[16] Bu sebeple infakı ancak önemini ve anlamını kavrayabilenler yapabilirler.[17]

İnfak Allah’a yaklaşmaya ve O’nun rızasını kazanmaya vesile olur.[18] İnfak edenler, büyük mükâfat kazanırlar ve ahirette üzülmezler.[19] İyiliklerin sevabı umumiyetle bire on verilirken Allah yolunda infakın sevabı bire yedi yüzdür.[20] İnfak sonunda sâhibini cennete götürür.[21]

İnfak ederken dikkat edilmesi gereken bir kısım incelikler vardır. Onları şöyle sıralayabiliriz:

- Kişi sevdiği şeylerden verebilmelidir.[22]

- Başa kakmadan ve gönül kırmadan infak etmelidir.[23]

- Riyâdan, gösterişten uzak durmalıdır.[24]

- İnfak ederken nezakete dikkat etmelidir.[25]

- Hakikî ihtiyaç sahipleri tesbit edilmelidir ki infak yerini bulsun.[26]

Dipnotlar:

[1] Mustafa Çağrıcı, “İnfak”, TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/infak (01.02.2019).

[2] Âl-i İmrân 3/180; en-Nisâ 4/37, 128; İsrâ 17/100; Haşr 59/9; Me’âric 70/19-21; Fecr 89/15-20; ‘Adiyât 100/6-8.

[3] el-Beled 90/11-18.

[4] el-Bakara 2/3; en-Nûr 24/33; el-Hadîd 57/7.

[5] ez-Zâriyât 51/19; el-Meâric 70/24-25.

[6] el-Bakara 2/3; el-Enfâl 8/3; er-Ra’d 13/22; el-Hac 22/35; es-Secde 32/16.

[7] el-Bakara 2/3; Lokmân 31/3.

[8] ez-Zâriyât 51/24-28.

[9] el-Bakara 2/3; İbrâhîm 14/31; el-Enfâl 8/3; er-Ra’d 13/22; el-Hac 22/35; el-Münâfikûn 63/10; en-Nûr 24/33; Fâtır 35/29; el-Kasas 28/54; eş-Şûrâ 42/38; en-Nahl 16/75; es-Secde 32/16; et-Talâk 65/7.

[10] el-Bakara 2/274; Âl-i İmrân 3/134; İbrâhîm 14/31; el-Hadîd 57/10.

[11] el-İsrâ 17/26-29; el-Furkân 25/67.

[12] el-Bakara 2/273.

[13] el-Bakara 2/215.

[14] el-Bakara 2/261.

[15] Sebe’ 34/39.

[16] el-Bakara 2/245, 265, 270, 272, 274; et-Tevbe 9/121; el-Enfâl 8/60; el-Kasas 28/54; el-Hadîd 57/11, 18; et-Teğâbun 64/17; el-Müzzemmil 73/20.

[17] Yâsîn 36/47.

[18] et-Tevbe 9/99.

[19] el-Bakara 2/262, 274; Fâtır 35/29.

[20] el-Bakara 2/261.

[21] Âl-i İmrân 3/15-17; er-Ra’d 13/22; el-Hadîd 57/7.

[22] el-Bakara 2/177, 267; Âl-i İmrân 3/92; el-Münâfikûn 63/10.

[23] el-Bakara 2/260-264.

[24] el-Bakara 2/264, 271; en-Nisâ 4/38.

[25] el-Bakara 2/271; el-İsrâ 17/28; el-Mü’minûn 23/60-62.

[26] el-Bakara 2/273.

Kaynak: Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınlıar

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.