Arakanlı Müslümanların Sığınağı

Pakistan’ın liman kenti Karaçi, 1970’lerden bu yana Myanmar’daki zulümden kaçan Arakanlı Müslümanların sığınağı ve hayata yeniden başladığı şehir olma özelliğini koruyor.

Pakistan’ın ekonomik merkezi durumundaki liman şehri Karaçi, 1970’lerden beri Myanmar’daki zulümden kaçarak gelen yüz binlerce Arakanlı Müslümanın sığınağı olmaya devam ediyor.

400 BİN ARAKANLI YAŞIYOR

Resmi olmayan tahminlere göre Karaçi, Myanmar ve Bangladeş’ten sonra dünyada 400 bin ile en fazla Arakanlı Müslümanın yaşadığı yer olarak biliniyor. Buradaki Arakanlı Müslümanlar, bugünlerde Myanmar’daki aile üyelerinin ve akrabalarının akibetinden habersiz endişeli bekleyişlerini sürdürüyor.

AKRABALARINDAN HABER ALAMIYOR

Birkaç yıldır Karaçi’de yaşayan, küçük işletme sahibi Arakanlı Müslüman Kemal Hüseyin, Arakan’da 1978, 1982 ve 1998’de Myanmar ordusunun saldırılarında birçok akrabasını kaybettiğini söyledi. Hüseyin, Myanmar’da yaşayan akrabaları için endişelendiğini dile getirerek, “Onlarla tüm bağlantımız kesildi. Yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyoruz.” diye konuştu.

Karaçi’de yaşayan Arakanlı Müslümanların Myanmar’da kaybolan aile üyelerine ve akrabalarına ulaşmaya çalıştığını kaydeden Hüseyin, “Bizim Myanmar’daki akrabalarımızın ve arkadaşlarımızın iyi olmasından başka bir kaygımız yok.” dedi.

Hüseyin, Pakistan’daki Arakanlı Müslümanların değerli hizmetleri için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türk halkını selamladığını belirterek, “Türkiye’nin aktif ve aralıksız kampanyası Myanmar hükümetini muazzam baskılar altına soktu.” değerlendirmesinde bulundu.

“BURADA HAYATIMIZ VE ONURUMUZ GÜVENDE” 

Karaçi’de yaşayan Nur Hüseyin de Myanmar ordusunun, Arakanlı Müslümanlara yönelik toplu katliam ve tecavüzlerine dikkati çekerek, “Burada yaşamakla Myanmar’da yaşamak arasında bir karşılaştırma yapılamaz. Burada hayatımız ve onurumuz güvende.” diye konuştu.

“VAHŞİCE SALDIRIYA UĞRADIKLARINI ANLATTILAR”

Arakan’da yaşanan gerilim sadece yetişkinleri değil çocukları da etkiliyor.

12 yaşındaki Meryem, “Ailem Myanmar’daki amcalarım ve teyzelerim hakkında konuşuyorlar. Son birkaç haftadır nerede olduklarına dair hiçbir fikrimiz yok.” diyerek endişesini dile getirdi.

Amcaları ve aileleriyle son kez 24 Ağustos’ta görüştüklerini anlatan Meryem, onların en son Bangladeş sınırına yakın bir köye sığındıklarını kaydetti.

Meryem, “Bize köylerinin, yakılmadan önce ordu birlikleri tarafından vahşice saldırıya uğradığını, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişinin öldürüldüğünü, diğerlerinin ise ormanlık alana kaçtıklarını anlattılar. Sınırdaki köye ulaşmaları iki gün sürmüş.” diye konuştu.

“ERDOĞAN GİBİ BİR LİDER YOK”

Merkezi Karaçi’de bulunan Rohingya Dayanışma Forumu Derneği Başkanı Nur Hüseyin Arkani, Myanmar ordusunun son günlerdeki katliamlarına işaret ederek, “Türkiye gibi başka hiçbir ülke yok. Bizim için endişe duymakla kalmayıp harekete geçen Erdoğan gibi başka lider yok.” dedi.

Erdoğan’ın Arakanlı Müslümanlar için verdiği olağanüstü hizmetlerin hakkının ödenemeyeceğinin altını çizen Arkani, “Uluslararası toplum ve diğer Müslüman ülkeler Erdoğan’ın sayesinde derin uykudan uyanıyor.” yorumunda bulundu.

ARKANLI MÜSLÜMANLAR İÇİN BURMA KOLONİSİ’NDE HAYAT

Pakistan’da 1958-1969 yıllarında cumhurbaşkanlığı yapan Muhammed Eyüb Han, Karaçi sınırlarında Arakanlı Müslümanlar için Burma Kolonisi ve Arkanabad adıyla iki yerleşim bölgesi kurulması için arazi tahsis etmişti.

Arakanlı Müslümanların yarısından fazlası bu bölgelerde temel olanaklardan yoksun barakalarda yaşasa da birçoğunun son 30 yılda yaşam standartlarını yükselttiği belirtiliyor.

Burma Kolonisi adı verilen yerleşim bölgesinde Arakanlı Müslümanlar, çok katlı betonarme binalarda yaşıyor. Burma Kolonisi’nde ayrıca alışveriş alanı ve Karaçi'nin ünlü Burma Mohammadan Futbol Kulübü'ne ait küçük futbol stadyumu da bulunuyor.

Karaçi’de Arakanlı Müslümanların çoğunlukta olduğu bölgelerde faaliyet gösteren, kar amacı gütmeyen Burma Refah Derneği Başkanı Sacid Osmani, buradaki yaşamı şöyle anlattı:

“Karaçi’de yaşayan Arakanlı Müslümanların dörtte biri iyi bir yaşam sürüyor. Bu, Myanmar’daki ailelerinin yaşadığından çok daha iyi. Bazısı büyük mülklere sahip. Birçoğu kuyumculuk işinde çalışıyor. Bazı ailelerin petrol zengini Körfez ülkelerinde ve Avrupa'da çalışan fertleri var.”

ARKANABAD’DA HAYAT 

Burma Kolonisi’nden birkaç kilometre uzaktaki Arkanabad ise daha az gelişmiş durumda. Bölgedeki çöp yığınları ve kirli su kaynakları çocuklarda başta ishal olmak üzere çeşitli hastalıklara neden oluyor. Burada yaşayan çocuklar genelde eğitim imkanlarından yararlanamazken, bölgede yalnızca üç okul bulunuyor. Ayrıca ülkenin en büyük İslami partisi Cemaat-i İslami tarafından işletilen iki dispanser de 80 bin kişiye hizmet veriyor.

Arakanlı Müslüman erkeklerin çoğu balıkçılık yaparak geçimlerini sağlarken, bazıları da halı dokuma ve konfeksiyon fabrikalarında çalışıyor. Pakistan'a 1971-1980 yıllarında gelen Arakanlı Müslümanlara, Bangladeş’ten göç eden diğer topluluklarla vatandaşlık verilmişti. Hükümet, 1980'den sonra bu kişilere vatandaşlık verilmesini durdurdu.

400 BİNE YAKIN ARAKANLI BANGLADEŞ’E ULAŞTI 

Bu arada Bangladeş’e 25 Ağustos’tan bu yana 400 bine yakın Arakanlı Müslüman ulaştı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.