Anneye Vefa Göstermenin Fazileti ve Önemi

Anneye vefa göstermenin fazileti ve önemi nedir? Annenin değerini anlatan hadisler nelerdir? Hak dostlarının anneye vefa ile ilgili nasihatleri...

Sâliha annelerin bu mübârek ve kudsî hizmetlerine, elbette ömürlük bir teşekkür ve vefâ göstermek îcâb eder.

Bir şahıs, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek;

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir?” diye sorduğunda Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu cevabı vermişlerdir:

“–Annen, sonra annen, daha sonra yine annen, sonra baban, sonra da sana en yakın olan akraban.” (Müslim, Birr, 2)

Yine hadîs-i şerifte buyurulur:

“Cennet annelerin ayakları altındadır!” (Ahmed, III, 429)

Bu şeref, babalara değil, annelere ikrâm edilmiştir. Sâliha anneler, ömürlük bir teşekküre lâyıktır…

Bu vefâya birkaç örnek:

Zamanın halîfesi Ebû Câfer Mansur, Ebû Hanîfe -rahmetullâhi aleyh-’i Bağdat Kadısı olarak vazifelendirmek istedi. Fakat maksadı onun ilimdeki otoritesini istismâr etmekti. Ebû Hanîfe bu makamı reddetti. Reddedilmeyi hazmedemeyen halîfe bu sefer onu zindana attırdı.

İmâm-ı Âzam demiştir ki:

“‒Bana zindan ağır gelmez. Fakat annemin üzülmesinden mahzun olurum.”

Abdurrahman Câmî Hazretleri demiştir ki:

“Ben annemi nasıl sevmem. O beni bir müddet karnında, cisminde; bir müddet kollarında; hayat boyu da kalbinde taşıdı.”

Bahâüddîn Nakşibend -kuddise sirruhû- Hazretleri de;

“Benim kabrimi ziyaret etmek isteyenler, önce annemin kabrini ziyaret etsin.” buyurarak, annesi için sadaka-i câriye olma gayretinde olmuştur.

Bütün bu güzel vasıflar, güzîde hasletler, kadındaki fıtrî hissiyâtın hayra tevcih edilmesi, İslâm ahlâkıyla müzeyyen şekilde kıymetlendirilmesiyle hâsıl olur.

Fakat o hissî yapı, aile kalesinin dışında istismâr edilirse, ortaya toplumlar için bir musîbet olan fâsıka kadın çıkar.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Şubat, Sayı: 216

İslam ve İhsan

ANNE BABA HAKKI

Anne Baba Hakkı

FEDAKAR ANNE

Fedakar Anne

ANNE DUASI

Anne Duası

ANNE HİKAYELERİ

Anne Hikayeleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.