Yahudilerden Mescid-i Aksa'ya Baskın Çağrısı

İsrail'deki radikal Yahudi STK’lar, İbrani takvimine göre gelecek ay başlayacak birçok kutsal güne hazırlık yapmak üzere Mescid-i Aksa’ya kitlesel toplu baskın düzenleme çağrısında bulundu.

İsrail'deki radikal Yahudiler'den oluşan Sivil Toplum Kuruluşları'nın (STK),Yahudi yerleşimcilere, İbrani takvimine göre gelecek ay başlayacak birçok kutsal güne hazırlık yapmak üzere pazar gününden itibaren Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleme çağrısında bulunduğu bildirildi.

Filistin yerel medyasının haberine göre, bünyesinde birçok radikal Yahudi Sivil Toplum Kuruluşu'nu (STK) barındıran "Süleyman Mabedi" kuruluşu, Yahudi yerleşimcilere, İbrani takvimine göre gelecek ay başlayacak Roş Aşana, Yom Kippor ve Sukot gibi Yahudi bayramlarına hazırlık yapmak üzere pazar gününden itibaren Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleme çağrısında bulundu.

Radikal Yahudi STK'lardan marjinal Tilal Gençliği sorumlularının yanı sıra “Süleyman Mabedi Kadınları" adlı Yahudi kadın yerleşimci hareketi de çağrıya destek verdiklerini açıkladı.

Süleyman Mabedi Kadınları hareketi, pazar günü Mescid-i Aksa’ya baskın eylemlerini artıracaklarını, ardından da Ağlama Duvarı bölgesinde toplu ayin düzenleyeceklerini duyurdu.

İsrail yönetimi 2003'ten itibaren Yahudi yerleşimcileri, polis korumasında Aksa'nın avlusuna alıyor ve zaman zaman Müslümanların girişlerine yaş sınırlaması getiriyor. Birçok radikal İsrailli örgüt ve siyasetçi, üzerinde daha önce iki kez yıkılan bir Yahudi tapınağının bulunduğuna inandıkları Harem-i Şerif'in kendileri için de ibadete açılması çağrısında bulunuyor.

Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi olma özelliğini taşıyor. Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun bulunduğu Mescid-i Aksa Külliyesi altında Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.