Unutkanlığı Nasıl Azaltabiliriz?

Unutkanlığı nasıl azaltabiliriz? Unutkanlığa iyi gelen yiyecekler nelerdir?

Tüm dünyada bilim adamları unutkanlık konusunda yoğun bir çalışma temposu içindedir. Modern dünyanın stresli ve gergin insanının en büyük problemi hiç kuşkusuz unutkanlıktır. Hemen hemen her gün unutkanlıkla ilgili basında bir yazı ile karşılaşırız. Takside, vapurda, evde, komşuda, iş yerinde velhasıl her yerde her şeyi unutabiliyoruz.

UNUTKANLIĞI GİDERMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Peki niçin unuturuz. Çare ve çözüm var mıdır? Neler yapabiliriz? Unutmak; hatırlamak, öğrenmek, okumak gibi normal kabul edilmesi gereken bir özelliğimiz. Ancak günümüz insanında sık karşılaştığımız örnekler unutkan insanları ve biz hekimleri biraz korkutur nitelikte.

Hafıza dediğimiz şey beynimizin hipokampus diye adlandırılan bölgesinde küçük bir alanın fonksiyonu sonucu kazandığımız bir özelliğimiz. Bu özellik sayesinde hem bugünü, hem dünü, hem de tüm hayat boyunca yaşadıklarımızı rüyalarımızı hayallerimizi hatta hedeflerimizi kısaca her şeyimizi doldurduğumuz olmazsa olmaz bir hazinemiz.

Bazen bizi mahcup eden unutma, bir yönü ile aslında mucizevi bir şey olarak yorumlanabilir. Çünkü unutma sayesinde acılar sıkıntılar ihanetler gibi bizi kemiren sosyal ve toplumsal olumsuzluklardan korunuyoruz.

Hafıza gücü yada hazinesi daha biz doğmadan anne karnında iken gelişmekte. Bu hazinemizin kalitesi ise lesitin ve kolin diye bildiğimiz maddelerin (ki bu maddeler asetilkolin olarak bilinen sinir iletici bir maddenin de ham maddeleri) yeterli olması ile yakından ilgili. Kolin beynimizdeki hafıza hücrelerinin sayısını artırdığı gibi aynı zamanda korunmasında da önemli bir rol üstlenmekte.

Yeni doğan çocukların anne sütü ile beslenmesi bu yönden ayrı bir önem arz eder. En gelişmiş kolinle desteklenmiş hazır mama anne sütünün bu özelliğini hala yakalayamamıştır. Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak hareket etmeli ve unutkanlığa çare ve çözümde sizlere önereceklerimi bu gerçeklerin ışığında aktarmak isterim.

Özellikle yağ oranı çok düşük yada vejeteryan beslenme türü beslenme programlarının bir salgın halinde yayıldığı tüm dünyada unutkanlık buna paralel olarak bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. İfrat ve tefrit her yerde olduğu gibi beslenmede yaptığımız tercihlere de yansıdığı zaman bize unutma gibi hoşumuza gitmeyen bir hediye veriyor.

UNUTKANLIĞI GİDERMEK İÇİN NE YEMELİ?

Doğal olmayan işlenmiş katkı maddelerle tatlandırılmış, sadece göz ve damak zevkimize hitap eden modern beslenme şeklini kesinlikle terk edip, atalarımızın beslenme şekli olan doğal olan gıdalarla beslenmeye başlamalıyız. En önemli lesitin ve kolin kaynaklarına gelince: En başta yumurta sarısı geliyor . Yıllarca kolesterolü yükselttiği gerekçesi ile adeta öcü olarak takdim edilen yumurta ile barışmamızın zamanının geldiğini hatta geçtiğini düşünüyorum.

Yer fıstığı ise önemli bir ikinci kolin kaynağı. Bunun yanında tam buğday ki çoğumuzun tadını unuttuğu tam buğday yerine işlenmiş daha doğrusu zehir haline getirilmiş buğdaydan imal edilmiş ekmek ve un mamullerini yiyoruz. Tam buğdayla yapılan ekmek ve unlu mamulleri tercih ederek hafızamızı destekleyebiliriz.

Karaciğer ve et bir başka hafıza koruyucu gıda olarak belirli aralarla yenmesi gerekir. Peynir, süt, yoğurt gibi tüketimini azalttığımız gıdalar ile yeniden barışarak unutkanlığı azaltmamız mümkün olacak.

Balık eti, balık yağı, yeşil yapraklı sebzeler, kurutulmuş meyveler, fındık, ceviz, fıstık ve bademi de ihmal etmememiz gerekiyor.

Çoğumuzun sofrasından kalkan beyaz lahana, karnıbahar ve pırasa da iyi birer unutkanlık azaltıcı yiyeceklerimiz. Bu şekilde beslenme programımızı doğal olanlara kaydırmaya çalışır ve bu konuda tutarlı da olursak beyin hücrelerimizi öldüren homosistein denen zararlı bir maddeyi de atmış oluruz. Böylece beynimizi yaşlanmaya ve yıpranmaya karşı korumuş oluyoruz. Atalarımızın dediği gibi ne yersek o oluyoruz. Unutkanlıkla ilgili sorunları olan insanlar öncelikle yediklerine bir bakmalı . Beyaz undan imal edilmiş gıdaları terk ederek, beyaz şekerli gıdalar ile de arasına mesafeler koymalıdır. Aktif ve hareketli yaşamaya çalışmalı çevresi ile ve kendisi ile de barışık yaşamalıdır. Doğal antidepresan olan yürümeyi unutmamalı sevgi, sevecenlik ve vericilik ile de muhabbet kapılarını aralamalıdır.

Kaynak: Dr. Ali Akben, Altınoluk Dergisi, Sayı: 238

 

 

İslam ve İhsan

UNUTKANLIK NEDEN OLUR, NASIL GİDERİLİR?

Unutkanlık Neden Olur, Nasıl Giderilir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.