Sıcak Çarpmasına Dikkat!

Sağlık Bakanlığından, güneş veya sıcak çarpmalarının acil olarak tedavi edilmezse kalıcı hasara veya ölüme neden olabileceği uyarısı yapıldı.

Bakanlığın internet sitesinden, Türkiye genelinde etkisini sürdüren aşırı sıcakların insan sağlığı üzerinde oluşabilecek etkileri konusunda vatandaşlar bilgilendirildi.

Güneş veya sıcak çarpmalarının aşırı sıcağa maruz kalma sonucu, beden ısısını ayarlayan terleme mekanizmasının bozulmasına bağlı olarak, vücut ısısının düşürülememesi sonucu ortaya çıkan bir durum olduğuna vurgu yapıldı.

Vücut ısısının 10-15 dakika içerisinde 40-41 derecenin üzerine çıkabileceğine dikkat çekilerek, güneş veya sıcak çarpmalarının acil olarak tedavi edilememesi durumunda kalıcı hasara veya ölüme neden olabileceğine işaret edildi. Ateşin 39,4 derecenin üzerine çıkması, derinin kuru, kırmızı ve sıcak olması, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, göz çukurlarının belirginleşmesi ve görme netliğinin bozulması durumunda ise şuur bulanıklığı veya kaybı olabileceği belirtildi.

Bu gibi durumlarda ilk yardım olarak kişilerin hemen serin ve hava akımı olan bir yere alınması gerektiği, sıkı giysilerin gevşetilmesi, soğuk veya soğutucularla soğutulmaya çalışması, bilinci kapalıysa kesinlikle içmesi için sıvı verilmemesi ve en yakın sağlık kuruluşuna götürülmesi gerektiği uyarısında bulunuldu.

SICAK ÇARPMASINA MARUZ KALANLARA BOL SIVI VERİN

Güneş çarpmasına maruz kalan kişilere bol miktarda sıvı, özellikle tuzlu ayran içirilmesi de tavsiye edildi.

Güneş yanıklarına karşı da vatandaşların dikkatli olması gerektiği kaydedilerek, uzun süreli güneş ışığına maruz kalma sonucunda deride kızarık, ağrılı ve aşırı sıcak bir durum ortaya çıkabileceği belirtildi.

Bu duruma maruz kalan kişide ateş, su toplanması ve şiddetli ağrı varsa veya 1 yaşından küçükse en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerektiği belirtilerek, güneş yanığından korunmak için güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınılması gerektiği kaydedilerek, yanıklara karşı şu önerilerde bulunuldu:

"Güneş yanığından korunmak için güneş ışığına maruz kalmaktan kaçınılmalı, güneş yanığı olan yerler soğuk su ile silinmeli, etkilenmiş bölgelere nemlendirici tıbbi losyon sürülmelidir. Yağ, salça, yoğurt ve diş macunu gibi maddeler kesinlikle sürülmemeli, büller patlatılmamalıdır."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.