Ramazan Kebabı Nasıl Yapılır?

Arapçada “pişmiş, kızarmış” anlamına gelen kebabın Türk mutfağında 100’den fazla çeşit yemeği var. “İftarda ne pişirsem?” diye düşünen okuyucularımız için mevsim sebzeleriyle pişirilen Ramazan kebabı nefis tadıyla büyük aile sofralarında yerini almayı bekliyor.

Ramazan’a özel yemek, Ramazan kebabının tarifi...

RAMAZAN KEBABI TARİFİ

Malzemeleri:

  • 3 adet kemer patlıcan
  • 4 – 5 adet sivri biber
  • 1 adet domates
  • Zeytinyağı – kızartmak için

Etli harç için malzemeler,

  • 3 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 300 gr. dana kuşbaşı
  • 10 – 15 adet arpacık soğan
  • 1 su bardağı su
  • Tuz
  • Karabiber
  • ½ su bardağı kuru fasulye – haşlanmış

Sosu için malzemeler,

  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • 1,5 su bardağı su

Hazırlanışı:

Patlıcanları alacalı soyun. Dörde bölün ve bölünmüş patlıcanları uzun şeritler halinde ikiye veya üçe bölün. Havlu kağıdın üzerine alıp tuzlayın ve acısının çıkmasını sağlayın.

Sivri biberleri ortadan ikiye bölün, domatesi de ortadan dörde bölün ve kenara alın. Patlıcanları ve biberleri renk alıncaya kadar sıvı yağda kızartın.

Bir tencerede zeytinyağını kızdırın, içine etleri ilave edip etleri soteleyin. Arpacık soğanları, baharatları ve suyu ilave edip, etler yumuşayıncaya kadar pişirin. Kuru fasulyeleri ilave edip karıştırın.

Bir fırın kabına kızarttığınız patlıcan ve biberleri fırın kabınızın kenarlarına dizin. Hazırladığınız etli iç harcı fırın kabınızın ortasına koyun. Patlıcan ve biberlerin aralarına doğradığınız domatesi yerleştirin.

Bir kasede salçaları ve suyu karıştırın. Fırın kabının içine dökün. Üzerini yağlı kağıt ve folyoyla kapatın. 180 dereceye önceden ısıtılmış fırında 20 dakika pişirin. Üzerinden folyoyu alın ve üstü açık olarak 5 – 10 dakika daha pişirin. Afiyet olsun.

İslam ve İhsan

RAMAZAN’A ÖZEL OSMANLI ŞERBETLERİ

Ramazan’a Özel Osmanlı Şerbetleri

PATATES YEMEKLERİ

Patates Yemekleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.