Peygamberimizin Namaz Kılma Şekli

Namaz kılmak neden ağır gelir? Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in nasıl namaz kılma şekli nasıldı?

Allah Resûlü, hiçbir günâhı olmadığı hâlde geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılar, yorgun düşünceye kadar saatlerce Kur’ân okurdu. Allâh’ı en çok seven, zikreden ve O’ndan en çok korkan O idi.

Namaz, kulun Rabbi ile buluşmasıdır. O’nun huzûruna çıkmasıdır. Hak âşıkları için doyulmaz bir mîrac ve vuslat heyecanıdır. Bu sebepledir ki ârif ve âşık kullar, bu doyumsuz hâlin devâmı için nâfilelere de îtinâ ile devâm ederler.

Namazda Hakk’a teslîmiyet vardır. Onun içindir ki, nefse giran gelir. Yalnız bu kadarı dahî, İslâm’ın hak ve namazın mutlak bir ibâdet olduğunu göstermeye kâfîdir.

NAMAZ KILMAK NEDEN AĞIR GELİR?

Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Sabır ve namazla Allâh’a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve O’na döneceklerini umanlar ve huşû sahiplerinden başkasına namaz elbette ağır gelir.” (el-Bakara, 45)

Nefislerine mahkûm olanlar, namaza yaklaşamazken, nefs engelini aşamayanlar da namazın sûret yapısında kalırlar. Bu yüzden gerçek namaz, pek az kimseye nasip olur. Bu hakîkati ifâde sadedinde:

“İki kişi, aynı zaman ve mekânda iki rekât namaz kılarlar, ancak aralarındaki fark, yer ile gök arası kadardır.” denilmiştir.

Hak dostları da:

“Namaz kılanlar çok, ancak onu hakkıyla edâ edebilenler azdır!” buyurmuşlardır.

HZ. PEYGAMBER’İN NAMAZ KILMA ŞEKLİ

Abdullah bin Şıhhîr (r.a.), Peygamber Efendimiz’in namazdaki huşû hâlini şöyle anlatır:

“Resûlullah Efendimiz, namazlarını ağır ağır, büyük bir huşû ile ve tâdil-i erkâna riâyet ederek kılardı. Kendini tamamen namaza verirdi. O’nu görenler, namazlarının güzelliğini târif etmenin mümkün olmadığını ifâde ederlerdi. Namaz kılarken ağlamaktan dolayı göğsünden, kaynayan kazan sesi gibi sesler gelirdi. (Ebû Dâvûd, Salât, 156-157/904; Nesâî, Sehv, 18; Ahmed, IV, 25, 26)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ NAMAZI NASIL KILARDI?

Peygamber Efendimiz Namazı Nasıl Kılardı?

NAMAZ NASIL KILINIR?

Namaz Nasıl Kılınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.