Hayatını Engelli Kardeşlerine Adadı

Bolu'da yaşayan 75 yaşındaki Hatice Akalan, çocuk yaşta ilgilenmeye başladığı zihinsel ve bedensel engelli kardeşlerine 69 yıldır adeta bebek gibi bakıyor.

Bolu'nun Seben ilçesinde yaşayan 75 yaşındaki Hatice Akalan, 69 yıldır bedensel ve zihinsel engelli 2 erkek kardeşinin bakımını üstlenerek fedakarlık örneği sergiliyor.

İlçeye yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Yağma köyünde ikamet eden Akalan'ın iki erkek kardeşi de engelli olarak dünyaya geldi.

Annesinin köydeki işlerle meşgul olması nedeniyle çocukluğundan beri kendisinden 6 yaş küçük İsmail ve 12 yaş küçük Cemil ile ilgilenen fedakar abla, evlendikten sonra da kardeşlerini yalnız bırakmadı.

Aynı köyde yaşayan amcasının oğluyla evlenen Hatice Akalan, eşinin de maddi ve manevi desteğiyle engelli kardeşlerine adeta annelik yaptı.

Akalan, 12 yıl önce babasını, 3 yıl önce de annesini kaybettikten sonra bakacak kimseleri olmadığı için kardeşleriyle daha çok ilgilenmeye başladı.

Köyde 2 odalı evde yaşayan Akalan, eşiyle evin bitişiğine, kardeşleri için özel bir oda hazırladı.

Sabah kalkar kalkmaz kardeşlerinin kahvaltısını hazırlayıp karınlarını doyuran Akalan, ardından kardeşlerinin kişisel bakımlarını yapıyor.

"ONLAR KENDİLERİYLE İLGİLİ HİÇBİR ŞEYİ YAPAMAZ DURUMDALAR"

Hatice Akalan yaptığı açıklamada, doğuştan engelli iki erkek kardeşine 6 yaşından beri baktığını söyledi.

Akalan, annesi köy işleriyle ilgilendiği için kardeşlerine daha çok kendisinin baktığını anlatarak, "Onlarla çocukluğumdan beri ilgileniyorum. Önceden annemlerle beraber bakardım. 2006'da babam öldü. Ne kadar annem başlarında olsa da yeterince bakamıyordu. 2013'te evleri yanınca tamamen yanımızda yaşamaya başladılar. 2015'te annem öldü. Ondan sonra bakımlarını tamamen kendim yapmaya başladım. Eşimle onlarla ilgilenmeye çalışıyoruz." diye konuştu.

Kardeşlerine adeta bebek gibi baktığını dile getiren Akalan, "Yemeklerini hazırlar, yediririm. Kardeşlerimi yatırırım, kaldırırım. Saçlarını, sakallarını keserim. Üstlerini başlarını temizlerim. Yaşamım böyle. Aile bireyleri nasıl birbirine destek olup hizmet ediyorsa ben de onlara aynısını yapıyorum. Hatta daha fazlasını yapıyorum. Onlar kendileriyle ilgili hiçbir şeyi yapamaz durumdalar." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.