Hacda İhsara Sebep Olan Nedenler

İHSAR NEDİR?

Sözlükte engellemek ve alıkoymak anlamına gelen “ihsar”, bir hac terimi olarak, hac veya umre için ihrama giren kimsenin, her hangi bir sebeple, ihramın gereğini -umre için tavafı, hac için Arafat vakfesini ve ziyaret tavafını- yerine getirmesinin engellenmesi demektir. Engellenen bu kimseye “muhsar” denir.

İHSARA SEBEP OLAN ENGELLER NELERDİR?

İhsara sebep olan engeller; düşman, hastalık, parasız kalmak, hapse atılmak, ayağı kırılmak ve yurt dışına çıkılmasına izin verilmemesi gibi sebeplerdir.(Kâsânî, II, 175)

Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre, “ihsar” sadece düşman engellemesi ile Malikî mezhebine göre ise düşman engellemesi, haksız yere hapsedilmek, terör ve anarşi çıkması ile gerçekleşir.(Keşnâvî, Ebu Bekir b. Hasan, Eshelü’l-Medârik Şerhu İrşâdi’s-Salik fî Fıkhi İmami’l-Eimmeti Mâlik, I, 317. Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, birinci baskı, Beyrut, 1995.)

BU KONUDAKİ GÖRÜŞ AYRILIĞININ SEBEBİ NEDİR?

Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer engellenmiş olursanız, artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin”(Bakara,2/196.) anlamındaki ayetin farklı şekillerde yorumlanmış olmasından kaynaklanmaktadır.

Hanefîler ayette geçen “engellenirseniz” ifadesinin mutlak oluşundan hareketle düşman dahil her türlü engelin ihsar sebebi olacağını söylemişlerdir.

Şâfiî ve Hanbelîler ise, ayetin, Hudeybiye barışında, müşriklerin Hz. Peygember’i umre yapmaktan engellemesi üzerine indiğini, dolayısı ile ayetteki “eğer engellenirseniz” ifadesini “eğer düşman tarafından engellenirseniz” şeklinde anlamak gerektiğini söylemişlerdir. (Şirbînî, II, 315.)

KAYNAK: Diyanet Hac İlmihali, DİB Yayınları, 2013, Ankara

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.