Gençler Hangi İdealin Peşinde?

Yüzakı Dergisi 123. sayısında idealist gençliği arıyor. Bugün gençlerin hangi gaye için, hangi ideali elde etmek için çalışıp, terleyip, gayret ettiklerini masaya yatırıyor ve gençlere hedef olacak idealleri anlatıyor.

Hayat... Gayesiz bir oyun oynaş sahası mı, yoksa çok büyük bir imtihan meydanı, müthiş bir çalışma mekânı mı?

Çalışmak, terlemek, gayret etmek... Hangi gaye için, hangi ideali elde etmek için?

İDEALİST BİR GENÇLİK İLE...

Hayatın en anlamlı dilimi gençlik... Çünkü; Gençlik; dinçlik demek, enerji demek... Bu enerji nereye akmalı, bu kuvvet hangi dağları devirmeli? Hangi dâvâlara omuz vermeli?

Kabloya alınmadığında, kontrol edilmediğinde her enerji yıkıcı... Faydalı bir mecrâya sevk edildiğinde; hayat verici, aydınlatıcı, fethedici...

Gençliğin enerjisini anlamsız ve bîhûde maceralardan çekip; uhrevî ve ulvî bir mecrâya sevk etmek, biricik derdimiz...

Bahar ile gençliği, fetih ile idealizmi, mübârek üç aylar ve mîrac ile ulvî gayeleri birleştirdik ve dosya mevzumuzu belirledik: Ulvî Gayelere ve Ötelerdeki Ufuklara İdealist Bir Gençlik.

KAZANANLAR VE ALDANANLAR

yuzaki_123Yüzakı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni M. Ali EŞMELİ; keyfîlikten kurtarıp, keyfiyete eriştiren çareyi şöyle dile getirdi:

“Gayesi yüce olmayan her genç, sadece cüce işlerin girdabında berbat bir esirdir. Bu tutsaklık zincirlerini kırabilecek yegâne hamle ise, ancak: Ulvî bir gaye. Yüce bir ideal.”

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; “Su testisi su yolunda kırılır.” hakikatinden mülhem, hayat yolculuğunda «Kazananlar ve Aldananlar»ı kaleme aldı.

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncilerinde; hayatı hayırlarda sonsuz terakkî sırrıyla yaşayan «Sonsuz Mârifet Ummanları» var, îmânın hakikatine erenlerden misaller var.

Nerede bir enerji varsa, ona göz diken de çok olur. Dünya; petrolün, gazın peşinde çevrilen entrikalarla kan gölü...

Aynı mihraklar mânevî enerji deposu ve milletlerin istikbâli olan gençliği de boş bırakmıyorlar. Yenilenen, kostüm değiştiren ideolojiler; idealsizlik gibi gösterilen şeytânî maksat ve garezler... Dünün komünizm, kapitalizm, faşizm gibi belâlarının yerini alan masum görünüşlü çoğulculuk (pluralizm), pragmatizm, hedonizm cereyanları, tanıma ve kurtulma yolları...

Ulvî gayeler insanı semâlara davet ederken, onun yerin bataklığına saplanması ne acı!.. Minbere lâyık bir mukarnasın, sobaya odun olması ne acı... Cennet tûbâlarının cehennem kütüğü olmaya itilmesi ne vahim!..

Gençlik; nefsânî kuvvetlerin de canlılığı sebebiyle, tuzaklara açık. Bu tuzaklardan kurtuluşun yolu ise, nefsâniyeti ve süfliyeti gözden düşürecek mânevî şuuru, rûhânî idraki uyandırmakta...

Yeşil sahada yuvarlanan meşin yuvarlak yerine; Hazret-i Peygamber’in müjdelediği Roma fethiyle, o «Kızılelma»yla heyecanlanan bir gençlik...

Ten hazlarının dorukları yerine, namaz mîrâcının şâhikalarıyla vecdi arayan bir gençlik...

Ashâb-ı kirâmı örnek alan, hidâyetlere vesile olmayı her şeyden kıymetli bilen bir gençlik...

Tarih köşesi; idealist sîmâlardan Ebû Hanîfe Hazretleri, Fatih Sultan Mehmed Han, Hattat Hâmid ve Osman Yüksel SERDENGEÇTİ gibi isimleri ağırlıyor.

Şiirlerde de, ulvî gayelere davet, süflî çukurlardan sakındırma var. Gençliğe; «Aslına dön!» çağrısı:

Bütün ufukları Allah deyip, bitiştirelim;

Cihanda yüz akı, Seyrî, nesil yetiştirelim. (Seyrî)

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.