Evlilik Öncesi ve Sonrası Karşılaşılabilecek Riskler

Evlilik hazırlıkları yapılırken yaşanan sıkıntılar nelerdir? Evliliğin, ailelerin güç savaşı haline gelmesi nasıl önlenebilir? Evlilikte karşılaşılabilecek riskler nelerdir? Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk, evlilik sürecini iyi yönetmenin yollarını açıkladı.

Evlenme kararı verildikten ve tarih belirlendikten hemen sonraki sürecin keyifli bir şekilde geçmesi gerekirken aksine çok yoğun ve insanı yoran bir süreç yaşanabiliyor. Eve alınacak halı, oturma düzeni, buzdolabı gibi bütün bunların kararının verilmesi söz konusu olduğunda, bazen evlenecek iki genç insan işin en başında sınır koyamadıklarından pasif kalabiliyor. Aileler ve özellikle de anneler; söz sahibi olmak, yakınlığı sağlayabilmek, kopuşun acısını dindirebilmek için sürece müdahale edebiliyor.

EVLİLİK SÜRECİNİ İYİ YÖNETMENİN YOLLARI

Uzman Klinik Psikolog Emre Konuk, evlilik sürecini iyi yönetmenin yollarını şöyle açıklıyor: “Evlenme kararı aldıktan sonra, iki gencin evlilik sürecini nasıl yöneteceklerini belirlemesi gerekiyor. Alınması gereken ihtiyaçlardan maddi anlamda verilmesi gereken kararlara kadar birçok aşamanın evlenecek olan iki insan tarafından tek tek ele alınıp sürecin belirlenmesi gerekiyor. En başında bu detaylar eş adayları tarafından belirlenir ve kararlar verilirse, hayat daha kolay ve sorunsuz geçiyor.”

Evlilik öncesinde ve hatta sonrasında aile desteğinin önemli olduğunu vurgulayan Konuk, “Destek verirken ailelerin amacı, çocuklarından ayrılacakları için ayrılığın verdiği acıyı azaltmak ya da gücü kaybetmemek olmamalıdır. Bu bir araziyi paylaşamama kavgası gibidir, çünkü bir taraf yapmazsa karşı taraf yapacaktır. Ben bu yeni eve yerleşmezsem, öbürü yerleşecektir. Dolayısıyla çok keyifli olması gereken bir süreç çok sancılı ve stresli hâl alabiliyor. Gelişen sorunları çözmek için de her ailede bulunan akil insanlardan destek alınabilir. Bu kişiler sağduyuludurlar ve ilişkilerin toparlanmasına ve düzgün gitmesine katkıda bulunurlar” diye konuştu.

EVLİLİK ÖNCESİ VE SONRASI BUNLARA DİKKAT!

Evlilik öncesinde ve sonrasında karşılaşılabilecek risk faktörlerinin de doğru bir şekilde yönetilmesi gerektiğini belirten Konuk, bu riskleri şöyle sıralıyor:

  • Hor görme: Tartışmalarda aşağılama, küçük görme, iğneleme, küçümseme, alay etme anlamına gelen sözler, jest ve mimikler hor görmeye yol açıyor.
  • Eleştiri: Tartışmalarda kişiliğe yönelik suçlamalar olabiliyor.
  • Suçlama ve savunma: Tartışmalarda şikâyeti suçlamadan ayırmak gerekiyor. Suçlanan bir insanın kendini savunması doğaldır. Ama evlilik ilişkisinde kişinin karşı suçlamaya girmeden de olsa kendini savunması, ne yazık ki bir işe yaramıyor. Tersine, savundukça karşı taraf suçlamalarına devam ediyor. Çünkü aslında, kendimi savunduğumda karşımdakine, 'problem bende değil sende' demiş oluyorum. Doğal olarak bu oyun yukarıdaki sırayla oynanmıyor. Taraflar duruma göre birini bırakıp diğerini kullanabiliyor.
  • Duvar örme ve küsme: Tartışmanın bir noktasında taraflardan biri ilişkiden çekilebiliyor ve tepki vermemeye başlayabiliyor, yani etrafına bir duvar örebiliyor.
  • Taşma ve duygusal kopuş: Duvarını ören kişi hiçbir tepki vermez hale gelerek eşinden uzaklaşırken evliliğinden de uzaklaşıyor.
  • İlişkiyi Tamir: Kırıcı bir tartışmadan sonra ilişkiyi tamir etmek için çaba harcanmıyor veya bu konuda başarısız olunabiliyor.

UZAK DURULMASI GEREKEN HANIMLAR VE BEYLER

Konuk “Uzak durulması gereken hanımlar ve beyler” listesi ile diğer risk faktörlerini ise şöyle sıralıyor:

  • Sürecin başında, eşlerden birinde kötü bir alışkanlık varsa,
  • Eş beğenilen, değer verilen en az birkaç özelliğe sahip değilse,
  • Anne / baba, arkadaşlar karşıysa,
  • Eğitim / kültür farkı bir rahatsızlık olarak yaşanıyorsa,
  • Ana konu cinsellik ise,
  • Eş evlilikteki sorunları anneye veya babaya bağlıyorsa,
  • “Evlenince düzelir” diye düşünülüyorsa,
  • Beraberlik/eş sıkıcı bulunuyorsa,
  • Durmadan “aslında ne demek istendiği” anlatılmak zorunda kalınıyorsa,
  • Taraflardan biri hami, koruyucu rolünde ise
  • Bu kişilerin evlilik için yanlış tercih olabileceği düşünülmeli.

İslam ve İhsan

EVLİLİK ÖNCESİNDE YAPILMASI GEREKENLER

Evlilik Öncesinde Yapılması Gerekenler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.