Batı Dünyası Neden Türkiye'yi Hedef Alıyor?

Batı dünyası neden Türkiye’yi ve Erdoğan’ı hedef alıyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı’da sevilmemesinin gerekçeleri neler? Batı dünyası 15 Temmuz darbe girişimine neden yeterli tepkiyi vermedi?

Bu kara propagandanın Batılı çevrelerde karşılık bulmasında evet FETÖ mensuplarının yürüttükleri lobi faaliyetlerinin payı elbette çok büyük. Ancak bu karşılığın sebebi sadece kara propaganda değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Batı’nın iki yüzlülüğünü, başta demokrasi, insan hakları konusundaki çifte standardını, çelişkilerini her daim yüzlerine vurması, dünyanın beşten büyük olduğunu sürekli vurgulaması, Batı’nın kibirli siyasetçilerine yaltaklanmaması Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı’da sevilmemesinin gerekçeleri olarak sıralandı. Hem de bizzat Batılı diplomatlar tarafından.

ERDOĞAN NEDEN HEDEFTE?

İşte ABD eski büyükelçisi James Jeffrey’nin geçen ay çok ses getiren röportajında, Batı’nın neden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef tahtasına oturttuğuna ilişkin itiraf niteliğindeki söyledikleri:

“Erdoğan Washington’da sevilmiyor. Erdoğan Avrupa’da da sevilmiyor.  Otoriter görülüyor ve iyi bir oyuncu olmadığı düşüncesi hâkim. Batı daha önce Erdoğan’dan daha otoriter olan çok liderle muhatap oldu, olmaya da devam ediyor. Ama fark şu; Suudlar, Mısırlılar her koşulda bize yaltaklanıyor. Erdoğan ise bizimle çatışıyor, çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, dostumuz olmaya çalışmıyor. Ondan daha otoriter liderler ise dostumuzmuş gibi poz yapmakta beis görmüyor. Çok yakın zamana kadar Putin bile böyle davranıyordu. Erdoğan Washington’da bu yüzden sevilmiyor. Biliyorum hiç adil bir durum değil.”

BATI DÜNYASI DARBENİN BAŞARISIZ OLMASINA ÜZGÜN

Gerek ABD eski büyükelçisinin itirafları gerekse yukarıda zikrettiğimiz diğer gerekçeleri alt alta koyduğumuzda Batı dünyasının 15 Temmuz darbe girişimine neden yeterli tepkiyi vermediği sorusunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Batı dünyasının çok büyük bölümü aslında darbenin başarısız olmasından büyük üzüntü duydu. Bu üzüntülerini de açıkçası gizleyemediler. Belki bu noktada ABD’nin üzüntüsünün diğer Batılı ülkelere göre iki kat daha fazla olduğunu söylemek mümkün. Çünkü bu darbenin arkasında -ama şu Amerika ama bu Amerika fark etmez- bizatihi kendisini vardı. Amerikalı yetkililerin FETÖ liderinin Türkiye’ye iade edilmesi konusunda işi sürekli yokuşa sürmesi de bu yüzden. FETÖ liderinin iade edildiği takdirde suç ortağının her şeyi itiraf edeceğinden korkuyorlardı çünkü.

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, Eylül 2016, 367. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.