Tuzu Azaltmak İçin 10 Öneri!

Metabolizmanın işlevlerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için az miktarda tuzun yeterli geldiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Nur Ecem Baydı bazı alışkanlıklar edinerek tuzu adım adım azaltmanın mümkün olabileceğine dikkat çekiyor ve 10 öneride bulunuyor.

Aşırı tuz tüketimi hipertansiyondan kalp-damar ve böbrek hastalıklarına, obeziteden kemik erimesine kadar pek çok ciddi sağlık problemlerine neden olabiliyor. Uzmanlar da bu yüzden her fırsatta sağlıklı bir yetişkin için günlük 500 mg sodyumun yeterli olduğuna dikkat çekiyor. (Soframızda kullandığımız tuzun asıl adı, sodyum klorürdür. Sodyum klorür yüzde 40 sodyum ve yüzde 60 klordan oluşuyor.)  Bu da yaklaşık 1.3 gram, yani 1 çay kaşığı tuz ile karşılanıyor. Ancak ülkemizde 2008 yılında yapılan tuz tüketimi çalışmasından elde edilen verilere göre; kişi başı tuz tüketimi ortalama olarak 18 gram gibi oldukça yüksek rakama sahip . Aşırı tuz tüketiminin azaltılması politikası kapsamında yapılan çalışmalara göre ise bu rakam 15 grama düşmüş olsa da hala önerilen miktarın oldukça üzerinde seyrediyor. İşte bu noktada hemen herkesin aklına şu soru takılıyor: “Peki ama tuz alışkanlığımdan nasıl vazgeçebilirim?” İşte cevabı...

  1. TUZSUZ YEMEĞE ALIŞMAK İÇİN KENDİNİZE ZAMAN VERİN

Tuzsuz yemek öğrenilebilir bir alışkanlık. 3-4 hafta içinde normalde tuzlu tüketmeye alışkın olduğunuz yiyecekleri, tuzsuz olarak tolere etmeye başlayabilirsiniz. Bu nedenle yemeklerinizi tuzsuz tüketmeye başlayın. Bu süreç sonunda tuzsuz yemeğe alıştığınızı göreceksiniz.

  1. SOFRADAN TUZLUĞU KALDIRIN

Tuzlukların kolay ulaşılabilir olması yemeğe ekstra tuz ilave olasılığımızı arttırıyor. Bu nedenle sofradan tuzluğu kaldırmanız tuz kısıtlanması konusunda iyi bir yöntem olacaktır.

  1. FARKLI AROMALARDAN FAYDALANIN

Yiyeceklere lezzet kazandırmak istiyorsanız, karabiber, pul biber ve kekik gibi baharatlardan faydalanın. Bazı karışım baharatlar tuz içerebildiği için bu karışımları tercih etmemenizde fayda var. Ayrıca limon suyu, sirke, sarımsak gibi aromalardan da yararlanabilirsiniz.

  1. HAZIR YEMEKLERİ TERCİH ETMEYİN

Dışarıda yediğiniz yemekler çoğu zaman yüksek miktarda tuz içeriyor ve bu nedenle lezzetli oluyorlar. Bu yüzden evde kendiniz pişirdiğiniz yemekleri tercih edin. Böylece ne kadar tuz kullandığınızı kontrol altına alabilirsiniz.

  1. ETİKET OKUMA ALIŞKANLIĞI EDİNİN

Alışveriş yaparken satın alacağınız ürünün farklı markalarının etiketlerini okuyarak karşılaştırın ve daha düşük sodyum oranına sahip olanları alın. Bu sayede total sodyum tüketiminizi düşürebilirsiniz.

  1. TAZE SEBZE MEYVE TÜKETİMİNİZ ARTTIRIN

İşlenmemiş olan taze sebze ve meyveler doğasında çok düşük miktarda sodyum barındırıyorlar. Bu nedenle beslenmenizde bu tür besinlere bol miktarda yer vererek, diyetle sodyum alımınızı azaltabilirsiniz.

  1. TUZSUZ PEYNİRLERİ TERCİH EDİN

Market raflarında yer alan peynirlerin çoğu yüksek sodyum oranına sahip oluyor. Bu nedenle tuzsuz lor veya sodyum oranı azaltılmış diğer peynirler tercih etmenizde fayda var. Ayrıca bir gece önceden ılık suda bekleterek ve ertesi gün suyu değiştirerek de peynirin tuz oranını azaltılabilirsiniz.

  1. SALAMURA BESİNLERDEN VE TURŞUDAN UZAK DURUN

Bu besinler saklama süresinin uzun olması için yüksek oranda tuz içeriyorlar. Salamura üzüm yaprağı ve turşu gibi besinlerle yüksek oranda tuz alacağınız için bu besinleri tüketmemenizde fayda var. Salamura zeytini suda bekleterek tuz oranını azaltabilirsiniz.

  1. SALÇA KULLANMAYIN

Salça tuz oranı yüksek ve sıklıkla  tüketilen bir gıda. Ancak özellikle ev yapımı salçalar çok daha yüksek oranlarda sodyum içerebiliyorlar. Yemeklerde salça yerine domates kullanmanız yemekteki tuz oranını azaltmaya yardımcı olabiliyor.

  1. TUZSUZ EKMEK TERCİH EDİN

Ülkemizde tüketilen ekmeklerin tuz oranı düşürülmüş olmasına rağmen, ekmek tüketimi sık olduğu için alınan tuz miktarı fazla oluyor. Bu yüzden tuzsuz ekmekleri tercih edebilirsiniz veya evde kendi tuzsuz ekmeğinizi yapabilirsiniz.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.