Türk Kızılayı’dan “Kan Bağışına Devam Edin” Çağrısı

Türk Kızılay Genel Sekreteri Hüseyin Can, “Kan bağışı noktasında günlük 9 bin ünite kan toplamak gibi bir milli ödevimiz var.” dedi.

Türk Kızılay Genel Sekreteri Can, kan stoklarının arttırılması amacıyla kan bağışlarına devam edilmesi gerektiğini söyledi.

Can, bir programa katılmak üzere geldiği Kırklareli’nde salgın döneminde kan bağışlarının azaldığını belirtti.

KANA SÜREKLİ İHTİYAÇ VAR

Kan taleplerini karşılamakta herhangi bir sıkıntı yaşamadıklarını vurgulayan Can, “Kan tabi anlık bir ihtiyaç değil, sürekli bir ihtiyaç olduğu için her gün toplanması gerekiyor. Toplumumuzu bu konudaki hassasiyetinden dolayı tebrik ediyorum. Bundan sonrada kan vermeye gösterdikleri hassasiyetlerinin devam etmesini diliyorum.” dedi.

Kan bağışçılarına sorumluluklarından dolayı teşekkür eden Can, şöyle devam etti:

“Şu anda ortalama olarak Türkiye genelinde yıllık 2,5 ile 3 milyon ünite miktarında kan topluyoruz ve toplamak mecburiyetindeyiz. Bu topladığımız kanları da yine bize kan bağışında bulunan insanların bir şekilde yakınlarına veriyoruz. Aldığımız kan yine kendi insanımıza gittiği için bu noktada kan bağışı konusunda hassasiyetlerinin devam etmesini istiyoruz.

Kan bağışı noktasında günlük 9 bin ünite kan toplamak gibi bir milli ödevimiz var. Ancak pandemi döneminde bir takım eksikliklerimiz olduğu gibi artılarımız da oluyor. Eksikliklerimizin başında kan bağışında ciddi bir düşme meydana geliyor. Şu an Türkiye genelinde kan noktasında herhangi gibi bir ihtiyacımız bulunmamakta. Periyodik olarak, şube teşkilatlarımızın destekleri ile kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığının destekleri ile meydanlarda, cami önlerinde, cuma namazlarının ardından kan toplama faaliyetlerimiz devam ediyor.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.