Teşebbüs Ne Demek? Teşebbüs Ne Anlama Gelir?

Teşebbüs ne demek? Teşebbüs kelimesinin anlamı nedir? Teşebbüs kelimesine örnek cümleler...

Teşebbüs: Bir işi yapmak için harekete geçme, başlama, girişme. Kalkışma anlamlarına gelmektedir.

TEŞEBBÜS KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Mekke’nin coğrafî mevkii, eskiden beri etrâfındaki devletlerin dikkatini çekmekte idi. Beytullâh’ın bulunduğu yer olması sebebiyle de büyük bir ehemmiyeti vardı. Mekke, birçok teşebbüslere rağmen komşu devletler tarafından işgâl edilememiş ve târih boyunca bağımsızlığını muhâfaza etmiştir. Bizanslılar da Mekke üzerinde nüfûz kurmak için sürekli gayret sarf etmişler, ancak muvaffak olamamışlardır.

*****

Siyâsî hâkimiyetten mahrum ve karışıklık içindeki Arap Yarımadası’nda bu tür iktisâdî teşebbüsleri emniyetli bir şekilde yapmak hayli zor olmakla birlikte, harâm aylarda bu emniyet tam olarak temin ediliyordu. Mekke’nin bu hususta bile farklı bir mevkii olduğu görülür. Zîrâ diğer bütün panayırlar için sâdece Receb ayı harâm kabûl edilirken, Mekke “Eşhüru’l-Hurum: harâm olan dört ay”ın tamamına sâhipti. Ayrıca Basl adındaki müessese ile Mekke’deki bâzı âilelerin malları, yağma edilme tehlikesine karşı sekiz ay boyunca koruma altına alınmıştı.

*****

Hristiyanlar, Araplara Arapça öğretecek derecede ilim ve fesâhat sâhibi papazlar yetiştirmişlerdir. Fakat onların hiçbiri, bu Kur’ânî iddiâya karşı herhangi bir teşebbüste bulunma cür’etini gösterememiştir. Asırlardan beri İslâm’ın nûrunu söndürmek için canlarıyla ve mallarıyla gayret gösterip büyük meşakkatlere katlanan küfür ve ilhâd âleminin, onca zahmet ve meşakkat yerine -mümkün olsa- bu yola başvurmaları gerekmez miydi? Şu târihî gerçek bile, bu Kur’ânî meydan okumanın azametini ve O’nun karşısındaki düşman güçlerin acziyetini, red ve inkâra imkân vermeyecek bir sûrette ve açıkça göstermekte değil midir?

*****

nebevî tâlimat, günümüz şartlarına adapte edilebilir. Asr-ı saâdette kölelere, ihtiyaten, hak ettiklerinden fazlası verilmiş ve onların âzâd edilmesine vesîle olsun diye, böyle bir şart konulmuştur. Öyle ki, köle sahibi olmak bir külfet hâline gelmiş, onları âzâd etmek daha kolay
bir yol olarak görülmüştür. Ayrıca aradaki sınıf farkını kaldırmak için de köleleri hür olanlarla evlendirme teşebbüsleri olmuştur. Hattâ birçok gayr-i müslim köle, İslâmʼın bu nezâket, zarâfet ve inceliği karşısında hidâyetle şereflenmiştir.

*****

Türbedar, iftara yakın bir saatte türbeyi kapatmaya teşebbüs edince, onlar da dışarı çıkma zamânının geldiğini anladılar. Sanki etten ayrılan bir tırnak ıztırâbıyla oradan çıkıp iftar edilen salona geçtiler.

*****

Kalbinden âhiret fikri, Allah korkusu ve Allah muhabbeti silinen insanlar, şahsî maksat ve menfaatlerine perestiş edeceklerinden, onların, bu âlemin en zararlı unsuru hâline geleceği şüphesizdir. Bu tür insanların nazarında millet ve vatan sevgisi, umûmî menfaat, tarihten ibret alma gibi fazîletler gayet gülünç şeylerdir. Üstünlük ve meziyet ise insan aldatmaktan ibârettir. Bu sebeple, insanlardaki din ve âhiret fikrini zayıflatmak, cemiyetleri şiddetle helâke sürükleyecek son derece tehlikeli bir teşebbüstür. Uzak ve yakın tarihte bunun misallerine çok tesadüf edilmiştir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.