Terörün Vurduğu Camiler İbadete Açıldı

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terör örgütü PKK'nın tahrip ettiği 151 camiden 120'si onarılarak yeniden ibadete açıldı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terör örgütü PKK'nın tahrip ettiği camilerin çoğu yapılan onarımın ardından yeniden ibadete açıldı.

PKK'lı teröristlerin Şırnak kent merkezi ile Cizre, İdil ve Silopi ilçelerinde, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde ve Mardin'in Nusaybin ilçesindeki saldırılarında tahrip edilen 151 camiden 120'si devlet imkanıyla onarıldı. Camilerin yanı sıra terör örgütünün tahrip ettiği 11 Kur'an kursundan 10'u da aslına uygun şekilde onarılarak yeniden hizmete açıldı.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yavuz Ünal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfının camiler konusundaki politikasının iki noktaya odaklandığını belirtti. Bunların ihtiyaç duyulan yerde cami inşa etmek ve tahrip edilen camileri onarmak olduğuna işaret eden Ünal, camilerin onarılmasının hem dini bir vecibe hem de Allah'a ve İslamiyete saygı ve sadakatlerinden doğan bir sorumluluk olduğunu söyledi.

ZARAR GÖREN 151 CAMİDEN 120'Sİ ONARILDI

Ünal, terör örgütünce harap edilen camilerin restorasyonlarına yönelik ihaleler yapıldığını, ardından hızlıca eserleri ihya etmek üzere çalışmalar başlatıldığını anımsatarak "Bölgede zarar görmüş tüm eserlerimizi orjinaline en yakın şekilde 'maksimum koruma, minimum müdahale' ilkesiyle hızla ayağa kaldırıyoruz. Şu ana kadar zarar gören 151 camiden 120'si devlet imkanlarıyla onarıldı ve hizmete açıldı." dedi.

Camilerin onarılması çalışmalarında artık sona gelindiğini ifade eden Ünal, devlet imkanıyla onarılan camilerde yeniden Kur'an seslerinin yükseldiğini vurguladı.

"TARİHİ DEĞERİNİN KORUNMASI ÖNEMLİ"

Prof. Dr. Ünal, tarihi değeri bulunan bütün camilerin aslına uygun restore edildiğine dikkati çekerek "Bu millet ve devlet olarak hassas davrandığımız bir konu. Onu değerli kılan şey aslına uygun şekilde restore edilmesidir. Yapılan çalışmada aslına uygun onarılması ve tarihi değerinin korunması bizler için son derece önemlidir." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.