Tefekkür Bütün Hayırların Anahtarıdır

Tefekkür, zikir ve murâkabe ile hakîkate ulaşabilmek için, elde edilen bilgilerin tatbiki lâzımdır. İlâhî hakîkatler ve Kur’ân âyetleri üzerinde düşünen bir insan, onların gereğiyle amel etmediği takdirde, tefekkürünü makbul seviyede gerçekleştirememiş demektir. Zira amel, bâtınî olan tefekkür ve tahassüsün zâhire in’ikâsı demektir. 

Bu hususta İmam Gazâlî şöyle buyurur:

Tefekkürün meyvesi ilim; hâl kazanmak ve amel-i sâlihlere yönelmek içindir. Kalpte ilim hâsıl olunca, kalbin durumu değişir. Kalbin durumu değişince âzâların amelleri de değişir. Bu bakımdan amel, hâle tâbîdir, hâl ilme, ilim de tefekküre tâbîdir. Öyleyse tefekkür, hem başlangıç hem de bütün hayırların anahtarıdır. Gerçek tefekkür, insanı çirkinliklerden güzelliklere, hırstan zâhidlik ve kanaate sevk eden tefekkürdür. Bu öyle bir tefekkürdür ki insana müşâhede ve takvâ hâli kazandırır.” (İmâm Gazâlî, İhyâ, VI, 47)

Amele dönüşen tefekkür ve tahassüs sâyesinde insan, kâinattaki hârikaları alelâde görme hastalığından da kurtulur.

Gerçekten, sıradan bir insan, bir ressamın tabiatı taklit ederek vücûda getirdiği tabloları takdirle temâşâ ederken, kâinat ve onun Hâlık’ı karşısında aynı takdir hissini duyamaz. Bütün hârikaları sıradan işler olarak telâkkî eder.

SANATIN ARKASINDAKİ ESAS SANATKARI GÖREBİLİYORMUYUZ?

Musaffâ bir kalbe sahip olan Hak dostları ise, ressamın sırf nâmını devam ettirmek için vücûda getirdiği bu tablolar yerine, asıl sanatkâr ve O’nun eserleri karşısında hayret ve heyecan duyarlar. Kudret-i ilâhiyyenin tabiatta vücûda getirdiği sonsuz hârikalardaki ilâhî sanatın zevkine ererler. Sermâyesi aynı toprak olan bitkilerin rengârenk yaprak ve çiçeklerine, bunlardaki menevişlere, ağaçların renk, koku, lezzet ve şekilde sonsuz farklılık arz eden meyvelerine, ancak bir iki haftalık ömrü olduğu hâlde, kelebeğin kanatlarındaki hârika desenlere, insanın yaratılışındaki hârikulâdeliğe nazar ederler. Gözün görmesi, beynin idrâk etmesi gibi sonsuz ilâhî hârikalar ve bunların “lisân-ı hâl” denilen sırlı beyanlarına kulak verirler.

MESNEVİ NASIL VÜCUT BULDU?

Böyleleri için bütün bir kâinât, artık okunmaya müheyyâ (hazır) bir kitap gibidir. Bunlar, satırdaki ilimleri aşmışlar, sadırdaki ilme ulaşmışlardır. Tıpkı bir zamanlar Selçuklu Medresesi’nde kitaplarına gömülmüş kendi hâlinde bir müderris iken, gönlü aşkla dolu Şems adlı meczup bir dervişin irşad nazarıyla kıvılcım alıp, aşk ateşiyle yanmaya başlayan Mevlânâ gibi… O Mevlânâ ki, bu sûretle aşk iklîminde yeniden doğduktan sonra, zâhirî ilme âit kitapların değeri gözünde hadd-i lâyığına inmiş, artık kâinâtın esrar ve nakışlarını okumaya başlamıştır. Ancak bundan sonradır ki, insan, kâinât ve Kur’ân’daki sır ve hikmetleri fâş eden bir feryadnâme olan Mesnevî adlı şâheser vücut bulabilmiştir.

Bu dünya hayâtını, vahiyle terbiye edilmiş selîm bir aklın ve îman nûruyla aydınlanmış rakik bir kalbin eseri olan tefekkür ve tahassüs iklîminde yaşayıp mârifetullâh’a ulaşabilen has kullara ne mutlu!..

KAYNAK: Osman Nuri TOPBAŞ, TEFEKKÜR, Erkam Yayınları, 2013, İstanbul

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.