Vakıf İnfak Hizmet

Gerçek Müslümanın Günahkâra Bakışı

İnsana İslâmî ölçüler içerisinde bakmak, onun günahlarla kirlenmiş durumundan ziyâde aslına îtibar ve iltifat etmeyi gerektirir.

Batılı Düşünürlerin Osmanlı İtirafları

Taassup bilmeyen insaniyetperver atalarımızın ırk ve mezhep farklarına bakmayarak bütün insanlar için tesis ettikleri hayır ve hasenât müesseseleri, Hristiyan-Garb’ın yalnız tarafsız müelliflerini değil, muhtelif sebeplerle Türkler’e menfî bir şartlanma ile bakan seyyahlarını ve araştırmacılarını bile asırlar boyunca hayretler içinde bırakmıştır.

İsraf Nedir?

İsraf, malı boş yere harcamaktır. Kur’an’da, “Yiyiniz, içiniz, fa- kat israf etmeyiniz” (el-A‘râf 7/31) buyurulmuş, Resûl-i Ekrem de daima mutedil, ölçülü davranmayı emretmiş, malın boşa harcanmasını yasaklamıştır.

Bir Ayete Bir Servet Bağışladı

Her Müslüman, “Kur’an-ı Kerim’e tâbîyim.” der. Ancak, Ashab-ı Kiram’dan öğreniyoruz ki asıl mesele, bu son mukaddes kitaptan bir ayet duyduğunda malını feda edecek kadar tabi olmaktır.

Hazret-i Ali'nin Emirnâme'sinden Bazı Bölümler

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-’ın Mısır vâlisi Mâlik bin Hâris el-Eşter’e gönderdiği “Emirnâme”den...

Hizmette Başarının Sırrı Nedir?

İnsanı hizmetlere koşturan ve onun zevkle îfâ edilmesini sağlayan, gönüllerdeki aşk, şevk ve heyecandır. İçinde böyle bir heyecan taşımayan kimse, hizmetlerden mânen zevk alamayacaktır.

Kendinizi Geliştirmek İçin Neler Yapmalısınız?

Hizmet insanı, keyfiyetli bir hizmet sunabilmek için, kendi gelişimini de ihmâl etmemelidir. Sürekli bir tekâmül (olgunlaşma) gayreti, onun tabiî vasfı olmalıdır. Yeterli bilgi ve tecrübeye sâhip bulunmayan, ahlâkî ve mânevî gelişimini önemsemeyen, işinin ehli olmayan bir hizmet eri, lâyık-ı vechile ciddî bir hizmet ortaya koyamaz.

Gelecek Nesillere Nasıl Örnek Olunur?

Hizmette bulunan kimseler, işleri sadece başkalarına yaptırmak şeklindeki bir üslûbdan ziyâde, tesâhüb (sâhiplenme) duygusuyla hizmete bizzat omuz vermelidirler. İşin bir ucundan tutmadan, sırf oturdukları yerden etrafa emirler yağdırarak hizmet yaptığını zannedenler, meselenin özünü kavrayamamış kimselerdir.

Ahireti Kurtaran Ameller

Hak ve hakîkat adına her fetret devrinden kurtuluşun en mühim vesîlesi, Kur’ân-ı Kerîm hizmetindeki gayretler olmuştur. Zamanımız, böyle azim ve gayretlerin hayâtî bir ehemmiyet arz ettiği bir devirdir. Bu zamanda bütün ümmetin yeniden silkiniş ve öz benliğine dönüşünü temin edebilecek olan asıl hizmet, Kur’ân-ı Kerîm’e yönelen ilgi ve alâkaya revaç verebilmektir.

Kur’ân-ı Kerîm Eğitim ve Öğretimine Ehemmiyet Vermek

İnsanlığa hidâyet rehberi olan Kur’ân-ı Kerîm, Allâh Teâlâ’nın biz kullarına göndermiş olduğu ilâhî bir emânettir. Bu emâneti nefsimizden başlayarak Allâh’ın kullarına taşıyabilmek, en mühim hizmetlerin başında gelir.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.