islam ve ihsan

İslam Kardeşliğinin Muhteşem İnceliği

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, haftalık gündem yazılarında İslam kardeşliği hakkındaki îkazlarına devam ediyor.

"iyilik Günaha Karşı Şefaatçi Gibidir!"

Din kardeşliğini muhâfazada titiz olmak ve dargınlığa mahal vermemek, bir îman zarûretidir.

Sadaka ve İnfâk Hakkında Îkazlar

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, bugünkü yazısında infâk ettiğimiz şeylerin hangi nitelikte olması gerektiğini ayet ve hâdislerle vurguluyor.

Hüdayî Vakfı, Gönülleri İslâm İle Buluşturuyor!

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, Genç Dergisi'nin Mart sayısında Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'nın Afrika'daki çalışmalarını da göz önüne alarak sorulan "Kıtaları aşan hizmet ufkuyla ilgili genç arkadaşlarımıza neler söylemek istersiniz?" sorusuna cevaplar verdi.

Yuvanızın Yıkılmaması İçin...

Yazar Şerafettin Kalay, karı-kocanın sıkıntılı zamanlarında yeniden huzur bulmaları için  dikkat etmeleri gereken konulara değinerek bazı tavsiyelerde bulunuyor. 

Uluslararası Kâtip Çelebi Sempozyomu Başlıyor!

İSAM, İSAR ve Kahire Yazma Eserler Enstitüsü (Ma'hedü'l-Mahtûtâti'l-Arabiyye) işbirliğiyle düzenlenen Uluslararası Katip Çelebi: İslâm Medeniyeti’nde Bibliyografya ve İlimler Tasnifi Sempozyumu, 6 Mart 2015 Cuma günü saat 14.00’da açılışı oturumuyla başlıyor. 3 gün sürecek sempozyumun tüm oturumları İSAM Konferans Salonu’nda gerçekleştirilecektir. Ayrıntılı bilgi için: www.katipcelebi.info

İslâm Dünyasının Üç Hakikât Karşısındaki Tutumu

Bilgi ile aramızda olan ilişkiyi anlatırken yer yer abartılar yaparız, bilgi gözümüzde büyür. Kendi dünyamıza döner bazı itiraflarda bulunuruz.

Sevildiğinizi Nasıl Anlarsınız?

Muhabbet, iki kalb arasında bir cereyan hattıdır. Sevenler, hiçbir zaman sevdiklerini gönüllerinden ve dillerinden düşürmezler. İmkânlarını sevdiklerine cömertçe sunmak sûretiyle, ömür boyu bu fedâkârlıklarının huzûru içinde yaşarlar. 

Sadaka Yalnızca Bolluk Zamanlarında mı Verilir?

Sadaka ve infak, var olanın fazlasını vermekle başlar. Varlığı olmayan için ise, yarım hurma ve gönül alıcı güzel bir söz dahî Allâh’ın rızâsını kazandıran bir infaktır. Bu infaklar, kulun ihlâs ve samîmiyeti nisbetinde, cehennem ateşine karşı siper olur.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.